Hiç şüphesiz, uzun kıllı kediler pek çok insanca tercih edilip sevilmektedir. Uzun kıl özelliği sadece İran kedisiyle özdeşleştirilmiş gibi gözükmektedir. İran kedisi tüm dünyada çok tercih edilen bir kedi ırkıdır. İran kedisinin (Persian), bugün İran olarak bilinen Pers İmparatorluğu topraklarında ortaya çıktığına inanılmaktadır. Pek çok kaynağa göre, ilk İran kedilerini Avrupa’ya Pietro Della Valle’nin getirmiş olması mümkündür. Ancak gezginler seyahat ettikleri yerlerde gördükleri kedileri her zaman “İran kedisi” olarak tanımlamamıştır; “Angora” ismi de sıklıkla kullanılmıştır.
Uzun kıllı kedilere sahip olmak dönemin zenginleri arasında oldukça modaydı. Avrupalıların uzun kıllı kedi takıntısı, kısa süreli bir kedi ticareti talebi yaratmıştı.
Gezginler, uzun kıllı kedilerin kökenine yönelik varsayımlarda bulunmuşlar ve bu düşüncelerini anılarında, kitap ve mektuplarında paylaşmışlardır. Acaba bu hikâyelerde gerçeklik payı var mıydı? Uzun kıllı kedilerin çıkış noktasıyla ilgili sorulara cevap verebilmişler miydi? Ve bu uzun kıllı kediler gerçekten İran ve Angora mıydı? Gelin şimdi bu soruların cevaplarını arayalım.
Della Valle ve Peiresc
Birkaç yüzyıl önce uzun kıllı kediler ilgi odağıydı. İnsanlar onların özel ve kısa kıllı kedilerden farklı olduğunu düşünüyorlardı.
Yabancıların hayranlığına rağmen, uzun kıllı Anadolu kedileri yerli halk tarafından sıra dışı kabul edilmiyordu.
Ancak Anadolu halkı kedilerine “çok düşkündü” (3) ve onlara nezaket ve saygıyla yaklaşıyordu. Anadolu’da hayvanlara gösterilen sevgi ve şefkat 17. yüzyılda başka yabancı gezginlerce de gözlenmişti (4,5).
Ortadoğu halkları genel olarak uzun kıllı kedileri kısa kıllılardan üstün tutmuyordu; bunu uzun kıllı kedilere yöresel folklor, sanat ve edebiyatta nadiren yer verilmesinden anlamak mümkündür.
Anadolu, İran, Afganistan ve benzeri ülkelerde bulunmuş Avrupalı yabancılar, bu bölgelere özel ırklar olduğunu düşündükleri uzun kıllı doğal kedilere çok ilgi göstermişlerdir.
Osmanlı ve Pers İmparatorluğu gibi yerlere seyahat eden gezginlerin uzun kıllı kedilerle ilgili bulgu ve düşünceleri, yazdıkları kitaplar, anılar ve mektuplarda yer almaktadır. Bu uzun kıllı kediler, gezginlerin kayıtlarında genel olarak Angora ya da İran kedisi olarak geçmektedir ancak verilen bu isimler kedilerin gerçek kökenini tam olarak yansıtmamaktadır.
Pers (İran) bölgesi ve uzun kıllı kedilerin bağlantısı konusunda ilk yazılı kaynak Pietro Della Valle’ye aittir. (8). Bu bağlantı diğer gezginler, varlıklı hayvan severler ve yazarlarda yüzyıllar sürecek bir merak ve heyecan uyandırmıştır. Bugün hala İran kedilerini Avrupa’ya getiren kişinin Pietro Della Valle olduğuna inanılır (9,10).
Bu kedilerin, bugünün İran kedisinin ataları olduğu söylenir (10). Bu Pietro Della Valle’nin tek bir mektubunda (8) özel “bir ırkı” Roma’ya getirmek istediğini söylemesinden çıkarılmış oldukça ihtimal dışı bir sonuçtur. Peiresc’e yazdığı mektupta, Della Valle kedilerden bahsetmemiştir ve onları Roma’ya getirmek konusunda ciddi olmadığı açıktır (11).
Pietro’nun muhtemelen bir yerde duyarak “en güzel kedi ırkı” (“una razza bellissima di gatti”) olarak bahsettiği İran kedileri, Horasan’dan gelmektedir. Bu bölge, zamanında Pers İmparatorluğunun bir parçası olmakla birlikte, bugünkü Afganistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bazı kısımlarından oluşmaktaydı. Ancak Pietro Della Valle bu bölgede bulunmamıştır (12). Della Valle’nin tanımını yaptığı kediler, uzun kıllı olmaları dışında “sıradan” kedilere benziyordu. Bu kedilerin kürkleri gri olup Pietro’nun tanımıyla Suriye’dekilerden (Angora kedisi olabilir mi?) daha üstün bir ırktı. Pietro’nun Güneydoğu Anadolulu bir Hristiyan olan karısı, bu kedilerin arkadaşlığından çok hoşlanıyordu.
Fransız natüralist Nicolas Claude Fabri de Peiresc, Della Valle’nin Horasan Kedisi fikrinden habersizdi. Suriye’ye yaptığı gezilerinde karşılaştığı güzel Angora (Ankara) kedileri”ne (“les beaux chats d’Ancyre ou Angoury”)- hayran olmuştu (13).
Antropolog Jean Pierre Digard’a göre bu kedileri Peiresc Fransa’ya getirmiştir; ancak bu durum bir söylence olarak kalmış ve herhangi bir kaynaktan teyit edilememiştir (11).
Pietro’nun Horasan kedisi fikri herkes tarafından ikna edici bulunmamış ve bahse konu kedilerin Peiresc’in düşündüğü gibi bir tür Angora kedisi olduğu kabul edilmiştir (18,15,16,17). Fransız doğa-bilimci Buffon’un ünlü L’Histoire Naturelle (Doğa Bilimleri) kitabında da (18) Peiresc ve Della Valle’ye atıfta bulunulur: burada gri İran kedisinin Horasan, beyaz Angora’nın da Suriye kökenli olduğu belirtilir. Ancak Horasan kedisinin de Angora kedisine olan benzerliği üzerinde de durulup bu ikisinin muhtemelen “aynı kedi ırkı” olduğu söylenir (18,19).
Della Valle ve Peiresc’ten günümüze ulaşan metinler muhtemelen Ortadoğu’nun uzun kıllı kedilerine ait en eski kaynaklardır. Diğer kayıtlar çok daha sonraya, 19. yüzyıla aittir.
Kedi modasının başlangıcına rastlayan ilk kedi yarışması 1871’de Londra’da yapılmış olsa da, Avrupa’da daha 1800’lerde uzun kıllı kedilerin üretimi ve ev hayvanı olarak beslenmesi yaygın olarak görülmekteydi. Bu kediler statü sembolü olarak “genellikle zenginlerin evlerinde bulunurdu” (20) ve “hanımlara ait evcil hayvanlardı (21,22).”
Bu dönemde Avrupa’da yeterince uzun kıllı kedi vardı ancak Ortadoğu kökenli bu kedilere olan ilgi tamamen yok olmamıştı; bunu da bu hayvanlarla ilgili yazılmış pek çok mektup ve kitaptan anlamak mümkündür.
Kedi Ticareti
Kedi ticareti ilginç bir olgudur. Bu konuyla ilgili kayıt ve tanıklıkların hemen hemen tümü (23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,33) 19. yüzyıla ait olsa da Osmanlı gezgini Evliya Çelebi (34) gibi istisnalar da vardır: Evliya Çelebi, Divriği (Sivas, Türkiye) kedilerinin sıra dışı kürklerinden bahseder. Bu kedilerin usta fare avcıları olduğunu ve bu sebeple satılmak üzere 1647’de Erdebil’e (İran) getirildiğini söyler. (Acaba bunun sebebi İran’da az kedi bulunması olabilir miydi?)
Ancak kediler, genellikle kemirgen kontrolü için değil, Ortadoğu kedilerine hayranlık besleyen zengin yabancılara egzotik ev hayvanı olarak satılmak üzere ihraç ediliyordu. En büyük kedi pazarının Hindistan’da olduğu söylenirdi. Satışa sunulan kediler en çok İran (23,27,28,29,31,32) ve Afganistan’dan (24,25,26,34) getirilirdi.
“Uzun, ipeksi kürklü Angora kedileri her yıl deve kervanlarıyla, satılmak üzere Afganistan’dan Hindistan’a, hatta Kalküta’ya kadar getirilirdi. Bu kediler İran Kedisi olarak bilinirdi.”(Balfour, 1887).
Hindistan’da doğal uzun kıllı kedi bulunmadığından ve tüm uzun kıllı kedilerin ithal edildiğinden nasıl emin olabiliriz? Demek ki uzun kıllı kedilerin kökeninin İran, Anadolu, Hindistan ya da başka yer olup olmadığını sadece görüntüsünden anlamak mümkün değildir: çünkü bu doğal kediler birbirine çok benzer.
Kedi ticareti, küçük bir azınlıkça sürdürülmesine rağmen uzun süre devam etmemiştir çünkü kedilerin taşınması zahmetliydi, zamanın ulaşım şartlarıyla çok vakit alıyordu ve kediler için ölümcül olabiliyordu (32,33). Ayrıca uzun kıllı kedilerin Avrupa’da çoğalarak kolayca erişilebilir olması ve bunun sonucunda uzun kıl ve yuvarlak vücut şekli gibi tercih edilen özelliklere sahip yeni ırkların ortaya çıkmasıyla, kedi ticaretine gerek kalmamıştır.
Tarihsel Kaynakların Doğruluğu ve Güvenilirliği
İran ve Angora (Ankara) kedisi isimleri, gezginlerin eserlerinden ve bu kedilerden ilham alan sonraki nesilden yazarlardan dolayı iyi biliniyordu. Dahası, söylentileri (“Bana dediler ki…”,”… diye duymuştum”) gerçek deneyimlerinden ( bölgedeki kedileri gözlemleme) ayırmak oldukça zordur.
Genel yargıya göre; eğer çok sayıda gezgin aynı şeyi söylerse, bu durum için güçlü kanıtlar sağlandığı anlamına gelir: “Eğer X, Y, Z, K… kişileri kedilerin İran’dan geldiğini söylerse, o zaman bu doğrudur.” Bu iddia, “Argumentum ad populum” diye adlandırılan mantık hatasına dayanır. Eğer fikir oldukça popüler ve birçok kişi tarafından destekleniyorsa, yine de yanlış olabilir. Gezginlerin her zaman daha derin bir şekilde incelemeksizin popüler söylentiyi kaydetme ihtimalleri vardır. Bu da, aynı konu üzerine yapılan çalışmaların neden çelişkili olduğunu açıklamaktadır.
Pers İmparatorluğu’nun eyaletleri; özellikle İsfahan (28,29,30,32), Şiraz (23) ve Yezd (27), güya uzun kıllı kedileriyle ünlüdür. Fakat Pers İmparatorluğu’nda hiçbir şekilde uzun kıllı kedilerin varlığına rastlamayan gezginler de var (37). Öte yandan diğer bir grup gezgin, Pers İmparatorluğu’nun sokaklarında nadir de olsa uzun kıllı kediler olduğunu iddia ediyor (20, 23, 24, 33, 35, 38). Hume-Griffith, Pers İmparatorluğu’nda kısa kıllı kediler bile yok denecek kadar az olduğunu şu sözlerle belirtiyor; “İran’da bulunduğumuz üç yıl boyunca sıradan kısa kıllı bir kedi bile gördüğümü hatırlamıyorum.”(Hume-Griffith,1909) (33).
Pers İmparatorluğu (İran) büyük olasılıkla ne uzun kıllı kedilerin bir kaynağıydı ne de bu tür kediler burada büyük bir nüfusa sahipti. Bununla birlikte, uzun kıllı kedilerin varlıkları; Asya’nın Çin (36), Özbekistan-Buhara (39-40), Afganistan (24,25,35), Türkmenistan(35), ve elbette Anadolu (13,14,17,18,20,21,30,42) gibi diğer bölümlerinde varlıkları belgelenmiştir.
Bazıları için Ankara keçisi ve kedisi arasındaki bağlantı oldukça güçlü ve ikna ediciydi ki Anadolu’nun diğer yerlerindeki kediler değil, Angora/Ankara ilindeki kediler ilgi odağı oldu. Prenses Christina di Belgiojoso (14), Angora kedisini (Ankara keçisiyle ilişkilendirerek) geniş bir kafaya ve etkileyici kürke sahip büyük kediler olarak tanımlar. Angora kedilerinin, en büyük köpeklerden bile korkmadıklarını belirtir. Konya’daki kediler benzer şekildeydi “fakat henüz onların eşsiz güzelliklerine erişebilmiş değil”.
Angora’nın ismi çoğunlukla duyulmasına rağmen, uzun kıllı kediler gezginler tarafından ilk nerede görüldüyse bağımsız olarak oranın adı ile anılıyor. Örneğin Millinger (21), Teule (41) ve Wills ‘in (20) “Kürdistan” ve “Van” kedileri gibi.
Wills (20) Van kedisini 2 gözü farklı renkte tanımlamıştır, buna rağmen bu görüş rağbet görmemiştir. İki gözü farklı renkte olması Angora kedilerinin karakteristik özelliği olarak kabul edilmiştir (63).
Teule (41), Angora’nın (Ankara) İstanbul’un kedi ihtiyacını karşıladığını, ancak Ankara’nın da “kedilerini Van ilinden tedarik ettiği” gibi tuhaf bir açıklama uydurmuştur. Millinger (21) Doğu Anadolu kedileri için “Angora” isminin kullanılmasına karşıdır ve bu kedilerin Van bölgesindeki azlığından yakınır. Eğer bu bilgileri doğru kabul edersek; bu, Van kedisi ırkının varlığının kanıtlandığı anlamına mı gelir?
Fransız bir arkeolog olan Lottin de Laval, çok daha iyi bir örnektir, zira Doğu Anadolu’nun birçok farklı bölgesindeki kedilerle yakından ilgilenmiştir (42). Aucher-Eloy (43) ve Belgiojoso (14) gibi çok kişi, Angora kedilerinin Ankara’dan fazla uzağa gitmeyen çok sınırlı bir alanda var olduğunu düşünürken Laval bu fikre karşıdır. Doğu Anadolu’da da pek çok güzel Angora kedisi yaşadığını söylemiştir (42). Lottin de Laval, bölgeden bağımsız olarak sadece yakınlık ve benzerliklerin üzerinde durarak tüm uzun kıllı Anadolu kedileri için tek bir ismi, Angora’yı, seçmiştir.
Gördüğümüz üzere, tarihsel bilgiler doğru yönü gösterebilir ya da bizi yanlış yönlendirebilir. Fakat hiçbir zaman kesin bir cevap değil, sadece ipuçlarını verebilirler.
Bu bilgilerle alakalı en büyük problem, gezginlerin doğal uzun kıllı kedileri birer ırk olarak görmesidir.
Kedi ırkları, insanlar tarafından yaratılır ve güçlü seçilim baskılarına (yapay seçilim) maruz kalırlar. Irk olmayan kedi, doğal yolla meydana gelir ve insan kontrollü bir seçilimden etkilenmez. Bu kedilerden bazıları sıra-dışı görüntüleri olsa bile bölgelerindeki diğer kedilerle akrabadır. Uzun kıllı kediler, diğerleriyle karşılaştırıldığında daha güzel ve farklı görünebilir, ancak yine de “daha az etkileyici” olan kısa kıllı kedi familyasının bir üyesi sayılırlar.
Ne yazık ki Charles Darwin de (44) uzun kıllı kedilerin kürk rengindeki farklılıktan ziyade daha çok farklı türler olduğuna inanmıştır. ”Büyük Angora veya İran kedisi, tüm yerli ırklar içinde yapı ve huy bakımından en farklısıdır. Bay Blyth tarafından da onaylanan görüşüm şu ki Angora kedisi Hint kedisiyle rahatça çiftleşir ki görmüş olduğumuz üzere bunlar belli ki F. chaus (orman kedisi) ile büyük ölçüde melezlenmiştir. İngiltere’de melez Angora kedileri mükemmel bir şekilde birbirleriyle eşleşebiliyor.”
Charles Darwin’in, uzun kıllı kediler hakkında çok fazla düşünmediği görülüyor. Darwin’den önce, evcil bir kedinin uzun kıllarını Pallas kedisinin (Otocolobus manul) (61) melezleştirilmesinden aldığı gibi tuhaf bir hipotezi ortaya atan Alman hayvanbilimci Simon Pallas vardı. Bu hipotez son zamanlara kadar oldukça popülerdi. Fakat artık ciddiye alınmamaya başlandı, çünkü genetik üzerine yapılan çalışmalar, evcil bir kediyi uzun kıllı yapan mutasyonun, Pallas kedisinde bulunan mutasyondan tamamen farklı olduğunu ortaya çıkardı (2).
Tarihsel Raporların Sınırları
Uzun kıllı kediler, doğal kedi popülasyonunun bir parçası olarak görülmezler.
Tamamlanmamış gözlemler: Eğer bir kişi ülkenin belli bir bölgesinde birkaç uzun kıllı kedi görürse; bu, kedinin o bölgeye özgü olduğu ve başka bir yerde bulunmayacağı anlamına gelmez!
Öznellik: Hiçbir gezgin, kediler hakkında bilgi toplamak için seyahat etmemiştir. Uzun kıllı kedilere dair tanımların çoğu, üzerine çok düşünülmemiş, öylesine toplanmış bilgilerdir. Örneğin diğerlerinin düşüncelerinin karışımı, popüler söylentiler, yazarların öznel gözlemleri gibi. Çoğu gezgin ve kitap yazarı konu hakkında bizzat derinlemesine bir araştırma yapmak yerine, kediler hakkındaki inanışlarını Della Valle ve Peiresc gibi tanınmış gezginlerin aktardığı bilgilerle eşleştirmeye çalışmıştır.
Uzun kıllı kedilerin kökenleri veya kedi ırklarının soyları, tarihsel değil bilimsel bir konudur. Tarihsel kaynaklar, bu konuda yeterince kullanışlı değildir.
Angora kedilerinin “tarihsel portresi” şu şekildedir;
* Uzun ve ipeksi kürk, onların en önemli özellikleridir (13,45,46).
* Boyut olarak büyük (14,45,47), ama bazı karşıt görüşler bu “özelliği” İran kedilerine atfediyor (48, 49).
* Renk her zaman belirtilmez. Çoğunlukla “gümüş” veya beyaz olarak tek renklilerdir (18, 17). Kedi yarışmaları düzenleyen Harrison Weir, Angora kedilerinin tekir desende olamayacağını söylemiştir (50).
Gezginler, kıl uzunluğu ve vücut ölçülerine odaklanan belirsiz tanımlar yaparken ikinci kaynaklar, ayrıntılı genellemelerde bulunmaya çalışmış ve kendilerine görev Angora kedisinin gerçekte nasıl göründüğünü betimleyen çizimler sunmuşlardır (Şekil 3).
Angora ve İran kedileri arasındaki fark çok iyi tanımlanmamıştır (Şekil 4). Angora ve İran (Persian) isimleri aynı anlamda kullanılmıştır. Angora veya İran (Persian), “uzun kıllı kedi” demenin egzotik bir şekliydi sadece (51,52). Ancak “Angora” ismi çok daha fazla yerde kullanılmaktaydı. Sadece keçi ve tavşanlar değil, uzun kıllı herhangi bir hayvan da Angora adını alıyordu (53).
Buffon, Angora kedilerine ayrı bir (alt)tür adı verdi “Felis catus angorensis” (18). Bu isim geçerli değildir ve hiçbir bilimsel yayında kullanılmamıştır, zira tüm evcil kediler Felis silvestris catustürüne aittir. Ayrıca kedi ırklarına, taksonomi sınıflandırmasında hiçbir zaman fazladan bir isim verilmemektedir. Fakat bu gerçek, Türkiyeli bir veteriner hekimin doktora tezinde bu ismi kullanmasına engel olmamıştır (54). Onun gerekçesi uzun kıllı kedileri farklı bir “ırk” olarak göstermekti. Sadece başlığı bile tezin güvenilirliği hakkında şüphe doğurmaya yetmektedir.
Çoğu kişi bu kedileri fark eden ya da onlar ile ilgili yazan herhangi birisi olmadığından 1600’lü yıllardan önce Avrupa’da uzun kıllı kedilerin olmadığına inanmaktadır (10). Bu nedenle uzun kıllara sahip kedilerin başka bir yerlerden getirilmiş olması gerektiği varsayılmaktadır.
Fransa ve benzeri yerlerde yaşayan zengin kesimin uzun kıllı kedileri tercih etme eğilimi o dönemde bu kedilerin Avrupa’da bulunmuyor olduğu fikri ya da onları uzak yerlerden getirme gibi zor bir eylemi gerçekleştirme gerekliliğinden kaynaklanmamaktadır.
Bunun tersi de doğru olabilir; yani uzun kıllı kediler Avrupa’da genel olarak az bulunduklarından ve daha da önemlisi gezginler Orta Doğu kökenli bu “özel kedi ırklarının” varlığını gözlemleyip herkesi bu konuda merak ettirene kadar fark edilmemişlerdir.
Kedilerin yaklaşık 2000-3000 yıl önce Roma döneminde Avrupa’ya geldikleri düşünülür (55); ama bir kedi Avrupa’ya çok daha önce de ulaşmış olabilir. Eğer uzun kıl yapısı için gerekli mutasyon çok eski bir kökene sahipse, ki öyle görünmekte, o zaman uzun kıllı kedilerin Avrupa’ya sadece birkaç yüzyıl önce ulaşmış olduklarını düşünmek çok da mantıklı olmayabilir.
İran sokaklarında İran kedileri var mı?
Nerede bu ünlü İran kedileri? Neden “herhangi bir belirgin iz bırakmadan” İran’dan kayboldular? (56).
Bazıları yabancıların İran kedilerine olan ilgisi kaybolduktan hemen sonra bu kedilerin yok olduğunu ve bunun da kedi ticaretini tamamen sona erdirdiğini ifade etmektedir (57).
Yine de bu açıklama çok da inandırıcı değildir; zira hala İran kedisinin herhangi bir zamanda İran’da bulunup bulunmadığı sorusunun yanıtını verememektedir. Günümüzde bildiğimiz İran kedisine benzer bir kedi o zamanlarda orada mevcut muydu acaba?
Gezginlerin İran’da özel bir kedi ırkı olduğuna dair inançları süregiden bir mit olmuş ve yıllar boyunca buna inanmayı fazlasıyla isteyen kişilerce sürekli körüklenmiştir. Bu durum İran ile ismi dışında hiçbir ortak noktası olmayan bu kedinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Tabii ki ne İran’da ne de başka bir yerde sokakta serbestçe dolaşan İran kedileri göremeyiz. Bu ırk dışarıda yaşayan doğal bir kedi değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. İran kedisi insan yapımı bir ırktır. Doğal olarak ortaya çıkmamış (hiçbir ırkın olmadığı gibi) ve yaklaşık yüz yıl öncesinde başlayan insan üretimi sonucunda var olmuştur. İnsanlar “sevimli” ya da tuhaf olarak algılanan özellikleri ön plana çıkarıp kedilerin iyiliğini ve sağlığını düşünmeden üretime geçmektedir.
Doğa ise genelde kedinin hayatta kalması, uyumu ve işlevi üzerine olumsuz etkileri olan bu özelliklere karşı “seçilim” oluşturmaktadır. Bu yüzden doğal kediler, insanların kullandığı terminoloji ile “sıradan” görünmek durumundadır. İnsanların kıllarını sürekli taramasını gerektirecek sorunlu bir kürke ve yeme ile nefes almayı zorlaştıracak bir kısa burun yapısına ya da hareketi etkileyecek bir beden yapısına sahip olmanın kediler açısından bir üstünlüğü bulunmamaktadır. Tüm bunlar kedilerin yaşamını zorlaştırmakta ve dışarıda yaşamalarını elverişsiz hale getirmektedir.
İran kedisi Avrupalıdır
Peki, eğer İran kedilerinin geçmişi eskilere dayanmıyorsa ve İran’dan gelmiyorlarsa o halde Maine Coon ve Norveç Orman kedileri gibi diğer uzun kıllı ırklar hakkında ne söylenebilir? Maine Coon ve Norveç Orman Kedisi gibi İran kedisine benzer ırklar yine kedi üreticileri tarafından yaratılmıştır; ancak bunların üretimi 40-60 yıl öncesi gibi çok daha sonraki zamanlara dayanmaktadır. Norveç Orman Kedisi’nin ileri sürüldüğü gibi eski dönemlere dayanan kökenleri bulunmamaktadır- bunlar tamamen kedi üreticilerinin kendi üretimlerini özel ve ilgi çekici göstermek için uydurdukları peri masallarıdır. Bu kedi ırkının Vikingler ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır; çünkü o zamanlarda böyle bir kedi ırkı dünya üzerinde mevcut değildi.
Maine Coonlar için de benzer bir etkileyici hikâye bulunmamaktadır. İleri sürülenin aksine, Marie Antoinette’in Angora kedileri olduğu (ya da herhangi bir kediye) ya da sahip olduğu bu Angora kedilerini Amerika’ya gönderdiği ve bu kedilerin de orada Maine Coon ırkına öncülük ettiğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bu ve benzeri öyküler, tarihi olaylar ya da gerçeklere kesinlikle dayanmamaktadır – bunlar tamamen efsane, mit ve üreticinin hayal gücünün ürünleridir.
Maine Coon, Norveç Orman ve İran kedileri ortak bir kökene sahiptir, ve gerçek şu ki üreticilerin ürünü olmalarıdır.
Her ne kadar tüm dünyada doğal kedileri üretilmiş kedi ırkları ile karşılaştıran genetik çalışmalar mevcut olsa da neredeyse kimse bunlar hakkında bir şey duymamıştır. Bu bilimsel çalışmaların farkında olanlar ise bunları görmezden gelmeyi tercih etmektedir. İran ırkının Avrupa’dan çıktığını işaret eden kanıtlar ise görmezden gelinmektedir (59). Kedi ırklarının tanımlamaları ve geçmişleri katı ve inatçı biçimde herhangi bir değişikliğe karşı koymaktadır.
Genetik çalışmalar (1, 60, 62) İran kedisinin Ortadoğu ya da Anadolu’daki kedi popülasyonu ile tamamen ilişkisiz olduğunu onaylamaktadır. İran kedisi, uzun kıllı Batı Avrupa doğal kedilerinin üretilmesi ile Avrupa ve ABD’de geliştirilmiştir.
Bazıları İran kedilerinin İran’dan çıktığına; ama sonrasında Avrupalı “sokak kedileri” ile karıştıklarına inanır. Eğer durum böyle olsaydı, geriye kalan İran kedileri tespit edilebilirdi. İran’daki kedilerin en başından itibaren İran kedisi soyağacının bir parçası olmadıkları açıktır. İran kedisinin İran’dan olduğunu söylemek bir yalandır; ama bu kedinin gerçek kökenini kabullenmek ise ırkın tarihini yeniden yazmak anlamına gelecektir ki kedi üreticileri ve sempatizanlarının elbette yakın zaman için böyle bir planları yoktur.
Sonuç: Gezginlerin tanıklıkları, gözlemleri, fikirleri ve söylentileri asla tarihi gerçekler olarak kabul edilmemelidir. Bunlar güvenilmez ve çelişkilidir. Uzun kıllı kedilerin tarihi Avrupalı gezginler onları “keşfettiklerinde” başlamadı; zira uzun kıl için gerekli mutasyon oldukça eskiye dayanmaktaydı ve muhtemelen de Avrupalı kedilerde binlerce yıldır bulunmaktaydı.
Uzun kıllı bir kedi çekici görünebilir; ama bu, bu özelliğin bir kediyi özel bir ırka dönüştürdüğü anlamına gelmez. Kedi ırkları doğada bulunmamaktadır, bunlar insanlar tarafından üretilmiştir. Diğer kedi ırkları gibi, İran kedisi de eskilere dayanan kökenlere sahip değildir, hatta İran kökenli bile değildir. Hayal gücüne dayanan öyküler ve efsaneler kedi ırkına cazibe sağlayabilir; ama aynı zamanda bunlar doğru değildir, aldatıcı ve yanıltıcıdır. Bu hayali öyküleri yüceltmek yerine bunların yayılmasını teşvik eden kişi ve organizasyonların amaçlarını sorgulamamız gerekmektedir. Bunların yarattıkları ırkları size satmak istedikleri gün gibi açıktır. Antik İran kedileri, Marie Antoinette’in evcil hayvanları ve Viking’lerin kedileri – işte bunlar yalanlar üzerine kurulmuş kedi ırkı efsanelerinin varlığını kanıtlayan sadece bir kaç örnektir.
Kaynaklar
1. Lipinski, M. J., Froenicke, L., Baysac, K. C., Billings, N. C., Leutenegger, C. M., Levy, A. M., … & Pedersen, N. C. (2008). The ascent of cat breeds: genetic evaluations of breeds and worldwide random-bred populations. Genomics, 91(1), 12-21.
2. Leslie Helene Bach, 2010, Analysis of FGF5 and Construction of a High-Resolution Radiation Hybrid Panel for the Domestic Cat, PhD Thesis, University of California Davis.
3. William Fordyce Mavor, 1801, Historical account of the most celebrated voyages, travels, and discoveries, from the time of Columbus to the present period, volume 23 , page 194, London. “The Turks are extremely fond to cats”.
4. Pitton de Tournefort, Relation d’un voyage du Levant, 1718
5. Adventures of Baron Wenceslas Wratislaw of Mitrowitz. What he saw in the Turkish Metropolis … experienced in his captivity, and, after his happy return to his country, committed to writing in 1599; translated by Václav Vratislav, published in 1862 (the author demonstrates a negative attitude towards Turks and uses irony in his descriptions)
6. Jean-Pierre Digar, Cat II- Persian cat, 2005, Encyclopaedia iranica, vol. XVII, New York, The Encyclopædia Iranica Foundation
7. Samuel Aysoy, 1954, Değişik milletler tarihlerinde kedi, Ankara Üniversitesi, Cilt: 1, Sayı: 3.4, sayfa: 40-66, doi: 10.1501/Vetfak_0000002366
His source: O. R. Denizcioğlu : Türklerde kedi hakkında görüş ve inanışlar, Türklerde kedi hürafeleri. Halk Bilgisi Haberleri. Istanbul, Eminönü Halk Evi, Dil, Edebiyat ve tarih şubesi tarafından çıkarılan aylık meemua. June, 1939, no: 92.
8. Pietro Della Valle, Les Fameux Voyages 4 vols. (Paris: Gervais Clouzier, 1664), 3: 148-49. letter from Isfahan, on 20 June, 1620. Translation from Italian: “I have seen the most beautiful race of cats, which originate from the province of Khorasan, but of another appearance and of another quality than those from Syria, which we appreciate so much, but which are nothing compared to those from Khorasan, and, therefore, I wish to take that race to Rome.
As far as I am concerned, I have collected four couples of males and females to take them to Rome and make a good breed. I will take them with me in cages in the same manner that the Portuguese have done in taking some to India”.
9. Desmond Morris, Cat Breeds of the World, A Complete Illustrated Encyclopedia, 1999, (page 45) “It was at that time that the Italian traveler Pedro Della Valle first encountered it and was so impressed by its beauty that he brought breeding stock back to Europe with him”.
10. J. A. Helgren, Baron’s encyclopedia of cat breeds, 1997, Barron’s Educational Series. “An Italian traveler by the name of Pietro della Valle (1586–1652) is credited with bringing Persian cats to the European world in the 1600s”.
“Long-haired cats, including the ancestors of the modern Persian and Angora breeds, were first seen in Europe in the mid-to-late 1500s, introduced by Roman and Phoenician caravans from Persia (now Iran) and Turkey, according to documents of the era”.
11. Jean-Pierre Digard, Chah des Chats, Chat de Chah? Sur les traces du chat persan, 2000, in Daniel Balland, ed., Hommes et Terres d’ Islam. Melanges offerts a Xavier de Planhol, Tehran, page: 328. Page 324-326, Digard claims that Peiresc got his cats from Ankara and Damascus as cited by William Floor. This publication of Digard and a letter of Peiresc, containing this particular information, were not available. Furthermore many Nicolas-Claude Fabri de Peiresc letters are still unpublished.
12. See the map of Wilfrid Blunt, 1953, Pietro’s Pilgrimage A Journey to India and Back at the Beginning of the Seventeenth Century (Pietro Della Valle’s visited places 1614-1626 do not include Khorasan).
13. Lettres inédites de M. de Peiresc (à Borelly) publiées par le président Fauris de Saint-Vincens, 1631, January 31, page 8-9.
14. Christina di Belgiojoso, 1858, Asie Mineure et Syrie: souvenirs de voyages, Paris, page 34-35. “The Angora goats are the prettiest creatures imaginable. As to the cats, although less useful, they are not to be despised, at least by those who love the beautiful in all shapes and places. The Angora cat is enormous; its body is covered with thick down, similar to that of the swan, its head being very large, and its tail long and very bushy. But what charms you most in these unique animals is the grace of their movements, their agility, their swiftness, and the courage with which they attack the biggest dogs-who seldom retaliate. A few leagues away from Angora, the goats resume their ugliness, and the common cats reappear, with their vulgar shape and deceitful character. At Konya only do the goats and cats approach the standard of those of Angora, but yet without attaining their incomparable beauty”.
15. Lady Mary Anne Cust, 1856, Cats, Its History and Diseases, Drane’s universal manuals
“Hiertro dello Valli evidently means the Angora kind when he says ‘There is in Persia a cat (particularly in the province of Choragan) of the figure and form of our ordinary ones, but infinitely more beautiful in the lustre and colour of its skin”.
16. Jean Bungartz, Illustriertes Katzenbuch: Die Hauskatze, ihre Rassen und Varietäten , 1896,
‘’The Khorassan or Persian cat seems to be a modification of the Angora cat’’
17. Richard Lydekker, 1893; The royal natural history, volume 1, page: 428-429, London, New York, F. Warne “The most celebrated of all the Asiatic breeds is the Persian, or Angora cat, its second title being derived from a town in Asia Minor. (…)The color is generally uniform, varying from pure white to a yellowish or grayish tint (…) the occurrence of individuals with one blue and one yellow eye in this breed has been already mentioned (…). It was said some years ago that the breed of these cats in Angora had been greatly reduced in numbers, owing to their skins having been in large demand as furs”.
18. Georges Louis Leclerc, Comte de Buffon, 1767, Histoire Naturelle Vol 4 (The Natural history of The Cat). “On voit par cette description, que ces chats de Perse ressemblent par la couleur à ceux que nous appelons chats chartreux, et qu’à la couleur près ils ressemblent parfaitement à ceux que nous appelons chats d’Angora. Il est donc vraisemblable que les chats du Chorazan en Perse, le chat d’Angora en Syrie et le chat chartreux ne font qu’une même race”.
19. Jean Bungartz, Illustriertes Katzenbuch: Die Hauskatze, ihre Rassen und Varietäten , 1896,
‘’The Khorassan or Persian cat seems to be a modification of the Angora cat’’
20. Charles James Wills, In the land of the lion and sun (1866- 1881), page 305, London 1891. “Something in an account of Persian life must be said of Persian cats. The fact is, that long-haired cats are very seldom seen; the usual cat is similar to the regular London cat of the leanest variety, and the village cat resembles most the half-starved beasts found in empty houses. Long-haired cats are generally only seen in the houses of the rich, and they are eagerly purchased for ten to fifteen shillings, when good specimens and white, by the horse-dealers, who take them to India in cages; they there find a ready market for them.
The best cats are Van cats, which are not really Persian; these, if well bred, are deaf, and also have eyes of different colours a pink and a yellow eye, or a blue on one side and yellow on the other. “A few long-haired cats are ash-coloured these are rare. The fact is, if you want a Persian cat of the finest kind, you can best get one in Paris, at any of the numerous bird-shops on the quays”.
21. Frederick Millingen, Wild Life Among The Koords, 1870, page 166. London.
“In Koordistan the cat is remarkable for its beauty, possessing a rich and fine fur, a splendid tail, and two pretty tufts of hair on the top of his ears. This kind of cat is known all through the East under the denomination of Van cats. In Europe these animals are the pets of ladies; but the denomination of Angora cats which is given to them is erroneous. On account of the great exportation which is carried on, these little animals have become scarce even in Van, where it is difficult now to find good specimens of this breed”.
22. Memoirs of the Baroness d’Oberkirch, countess de Montbrison, 1852, vol. 3, page 152, London. “This lady lives in a splendidly furnished house at Auteuil, where her chief occupation is attending to the wants of several beautiful Angora cats, which she has collected”.
23. W. B. Hams, From Batum to Baghdad via Tiflis, Tabriz and Persian Kurdistan, 1896, page 93, Edinburgh “It never struck me, though once or twice I made inquiries, until I arrived in London and passed a bird-fancier’s in the Brompton Road, where were Persian cats for sale, that they were the only specimens I had seen since starting on my travels. The truth is, Persian cats are bred in Ispahan and Shiraz, and are brought down to Bushire for shipment at the season of the exportation of horses. At other times it is very rare to see them out of the particular districts in which their breeding is made a matter of profit or pleasure”.
24. Mountstuart Elphinstone, An Account of the Kingdom of Caubul, 1839, Vol. 1, page 191, London, Richard Bentley. “The cats must also be noticed, at least the long-haired species called boorauk, as they are exported in great number, and everywhere called Persian cats, though they are not numerous in the country from which they are named, and are seldom or never exported thence”.
25. Walker Graham Blackie, The imperial gazetteer; a general dictionary of geography, physical, political, statistical and descriptive, vol. 1, 1855, page 34. “Among the cat kind, is a long-haired species called boorauk, which is much esteemed, and exported in great numbers, under the name of Persian cats, though nearly all from Afghanistan”.
26. Edward Green Balfour, The cyclopaedia of India and of Eastern and Southern Asia, commercial, industrial, and scientific, 1885, third edition, volume 1, Page 605, London B. Quaritch. “The long silky-furred Angora cats are annually brought to India for sale from Afghanistan, with caravans of camels, even so far as Calcutta. These animals are currently known as “Persian cats”.
27. Adolfo Rivadeneyra, Viaje al interior de Persia, 1880, volume 3, page 185-186, Madrid
(Yezd) Otro producto de la provincia son los gatos, blancos como la nieve, y superiores á los de Angola; los envían á Bombay, si es que no utilizan las pieles en hacerse chaquetas. Desde el «año caro», dicho se está que la exportación de los gatos ha disminuido considerablemente, pues los comieron casi todos. “White as snow, and superior to those of Angola [Angora]; they send them to Bombay, if they do not use them to turn their skins into coats. Since the “expensive year” it would seem that the export of cats has diminished considerably, because they ate almost all of them”.
28. T. M. Lycklama a Nijeholt, Voyage en Russie, au Caucase et en Perse, 1866, vol. 3, page 54, Paris- Amsterdam 1873. In his caravan there were about 20 cats from Ispahan ready to be exported to Bombay.
29. Robert, B. M. Binning, A journal of two years’ travel in Persia, Ceylon, etc, 1857, page 133, London, W.H. Allen and co., “Among the other products of this city [Isfahan], I must not forget to mention the beautiful cats, which have become well known and prized in the civilized world. The bourrauk is larger than a common cat, and has long hair, and a bushy tail like a fox’s brush. It is a handsome creature, and much more docile and tractable than the ordinary breed of pussies”.
30. Sir Frederic J. Goldsmid, Eastem Persia, An Account of the Journeys of the Persian Boundary Commission (1870-1872), vol 1, page 84, London, 1876 “Known in Europe as Persian, and in Persia as “burak”, is confined to particular parts of the country, notably to Isfahan, whence a considerable number are annually exported to India by horse-dealers, the cats traveling down to the coast on the horses’ backs. Most of those seen in Europe come from Angora, in Asia Minor. As far as my experience goes, the Persian cat has a better tail and ruff, the Angora cat longer body-hair. I think too that the former has a longer pencil of hair on the ears than any other domestic breed. I have several times taken cats from Isfahan to other towns, and let them out of their cages at the daily halting-places, whether tent, post-house, or caravansary, without their showing any signs of alarm at the strange place”.
31. Jane Dieulafoy, La Perse, la Chaldée et la Susiane, 1887, page 349-350, Paris.
“L’ennemi de notre musicien, le propriétaire des chats, est un habitant de Yezd en Kirmanie, qui transporte de Tauris à Bombay une vingtaine de beaux angoras. Depuis plusieurs années il voyage sans trêve ni répit entre la Perse et les Indes et tire profit, paraît-il, de son étrange marchandise. Les chats expédiés aux Indes dans ces conditions sont des angoras blancs; arrivés à destination, ils vaudront de cinquante à soixante francs chacun”.
32. Arnold Henry Savage Landor, 1903, Across Coveted Lands, or a journey from Flushing (Holland) to Calcutta, overland, New York. “Isfahan is the city from which long-haired Persian cats, the burak are brought down to the Gulf, and from there to India, but the Kerman cats are said by the Persians themselves to be the best. The white ones are the most appreciated by the Persians (6-7). Henry Savage Landor actually traveled with his “Persian” cats from Iran to İndia . Although cats were looked after, sometimes allowed to wander free, they still struggled to survive. “My faithful cat Lawah died, suffocated by the intense moist heat in the carriage. The other two cats I just managed to keep alive by constant rubbing with ice” (442-443).
33. M. E. Hume-Griffith, Behind the Veil in Persia and Turkish Arabia, 1909, page 22-23, Philadelphia. “We must not forget that it [Iran] is also a land of cats. I was amused the other day to see how differently two people can see the same thing. In the course of a conversation with a friend who was for some years in Persia, I asked him if he did not admire the Persian cats very much. ‘Never saw one,’ was his answer, and he maintained that the whole time he was in Persia he never saw a long-haired cat. My experience was quite the reverse, for I hardly remember ever seeing an ordinary short-haired one during the three years we were in Persia. We had some beautiful white ones, but they were very delicate, and generally came to an untimely end. We tried to take one to Kerman, but it met with a sad death when only half way there. Cats are exported on quite a large scale to India and other places. They are taken to the coast by horse-dealers, who tether them in much the same way as they do their horses”.
34. Lieut. Irwin, Memoir on the Climate, Soil, Produce and Husbandry of Afghanistan and the Neighboring Countries, 1839, The Journal of the Asiatic Society of Bengal, vol.8, page 1007.”A variety of cat is bred in Cabul, and some parts of Toorkistan. By us it is very improperly called “Persian”, for very few are found in Persia, and none are exported. The Cabulees call this cat bubuk or boorrak, and they encourage the growth of its long hair by washing it with soap and combing it.”
35. Lieut. Irwin, Memoir on the Climate, Soil, Produce and Husbandry of Afghanistan and the Neighboring Countries, 1839, The Journal of the Asiatic Society of Bengal, vol.8, page 1007. “A variety of cat is bred in Cabul, and some parts of Toorkistan. By us it is very improperly called “Persian”, for very few are found in Persia, and none are exported. The Cabulees call this cat bubuk or boorrak, and they encourage the growth of its long hair by washing it with soap and combing it.”
36. Martini, Martino, 1655 – Novus Atlas Sinensis
He describes white, long-haired Chinese cats with floppy ears, the latter seems to be doubtful claim, but became popular and widely cited by naturalists like Buffon mentioning “pendulous ears”.
37. William Rupert Hay, Two years in Kurdistan: experiences of a political officer (1918-1920), page 60, London, Sidgwick & Jackson, ltd. 1921.”Cats frequent the houses, but are always very wild; the only time I have ever met a friendly cat that sat by the fire and purred was in an Arab’s tent in the Mandali district”.
38. Ela Constance Sykes, Persia and Its People, 1910, page, 248, New York, 1939.
“The long-haired cat called “Persian in Europe is rarely seen in the country, though there are countless short-haired black, tabby, and carrot cats, usually with a half-starved appearance”
39. Eugene Schuyler, Turkistan: Notes on a Journey in Russian Turkistan, Khokand, Bukhara, and Kuldja 1876, vol 1, page 130, New York. “Cats were petted and protected, and beautiful specimens are frequently seen, especially the graceful creatures of the Bukharan breed, with long silky hair and bushy tails”.
40. Franz Xaver von Schwarz, Turkestan, die wiege der indogermanischen völker, 1900,page 380, Freiburg im Breisgau Herder “In Bokhara, apart from ordinary cats, there also was a long-haired cat, with silken hair and red-yellow, white- and black-stripped tabby in color”.
41. Jules Charles Teule, Pensées Et Notes Critiques Extraites Du Journal De Mes Voyages Dans L’empire Du Sultan De Constantinople, Dans Les Provinces Russes, Géorgiennes Et …vol2, 1842, page 422-423, Paris.”Isfahan as a kind of cat that is becoming rare and bastardized; it has silky hair, as long as that of the Angora cat, with which it is often confused. Angora, which frequently exports cats to Constantinople, procures its cats from the town of Van, as I have heard it reported when I was there on the spot, and it is probably from this same cold area that Isfahan procures its own stock”.
42. Lottin de Laval, Sur Le Chat D’Angora, 1856, april 11, Bulletin de la Société impériale zoologique d’acclimatation, page 181-182.
43. P. Aucher-Eloy, Relations de voyages en Orient (1830-1838), vol. 1, page 68-69, Paris, 1843
“Les races d’animaux remarquables par la longueur du poil, tels que chèvres, chats, ne s’étendent pas dans un rayon de plus de 24 lieues autour d’Angora”
44. Charles Darwin, The Variation of Animals and Plants Under Domestication, 1863, page 45.
45. James Hamilton Fennell, 1843, Natural History of British and Foreign Quadrupeds, page 262, London “This beautiful variety is most abundant at Angora, in Asia Minor. It is considerably larger than most of our common cats, and is plentifully clothed with remarkably long and silky hair of a silvery hue, growing most profusely about the neck, where it forms a kind of ruff, and on the tail, which, when elevated above the body, resembles a beautiful plume. The nose and the edges of the lips are of a fine rose colour; the eyes large and brilliant, and generally blue or yellow. When Sonnini was in Egypt, he had an Angora cat with one eye of a fine blue and the other of a light yellow”.
46. Charles Frederick Partington, 1835, The British cyclopædia of natural history: combining a scientific classification of animals, plants, and minerals; volume 1, page: 739.
“The Cat of Angora is a very beautiful variety, with silvery hair of fine silken texture, generally longest on the neck, but also long on the tail. Some are yellowish, and others olive, approaching to the colour of the lions’. (Persian cats) fur very much produced and very silky, perhaps more so than the cat of Angora (…) fine uniform grey”.
47. John George Wood, The illustrated natural history, 1859, vol.1, page 203, London, G. Routledge, New York.
“A fine Angola Cat is as handsome an animal as can be imagined, and seems quite conscious of its own magnificence. It is one of the largest of domestic Cats, and in its own superb manner will consume a considerable amount of food”.
48. A. V. Williams Jackson, Persia Past and Present: a Book of Travel and Research, 1906, page 149-150, London
“At the mission house I made also my first acquaintance with the true Persian cat of higher breed. Persia is sometimes called the land of cats, but the best specimens come from the mountains of Kurdistan and are a great contrast to the ordinary village cat (…) the two Hamadan tabbies to which I refer were superb creatures, larger than the largest Angora cats. One of them was pure white, the other was partly black”.
49. Friedrich Rosen, Persien in Wort und Bild, 1926, page 32, Berlin.
“Famous for its beauty is the race of the Persian cat (buraq). It is long-haired like the Angora cat, but somewhat larger”.
50. Harrison Weir, 1889, Our cats and all about them, page 22.
‘I have never seen imported strong-coloured tabbies of this breed, nor do I believe such are true Angoras’.
51. Robert Kent James, 1898; The Angora Cat: How to Breed, Train and Keep It, James bros.
Long-haired cats in USA that didn’t look like early examples of Persian breed, were said to be the Angora cats. This book is not about the Angora cats, but about the long-haired cats in general.
52. George Gregory, 1816, A Dictionary of Arts and Sciences, volume 2, I. Peirce and S. Etheridge, page 11 (the entry in this and similar dictionaries clearly states that Angora and Persian are names of long-haired cats with no emphasis on cat’s origin).
53. Angora Mouse Joins Cats, Goats and Rabbits, 1965, The Science News-Letter, Vol. 88, No. 6 (August 7), p. 95, Society for Science & the Public. “An Angora mouse has joined the long-haired cats, goats and rabbits named for the Turkish city now called Ankara”.
54. S. T. Özçetin, 2007, Ankara kedilerinde (Felis catus angorensis) diş yapi, tüy, büyüme, gelişme ve üreme özellikleri üzerine araştirmalar, Ph.D thesis, Ankara University, Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Animal Science
55. Faure E, Kitchener A.C., 2009, An archaeological and historical review of the relationships between felids and people, Anthrozoos: A Multidisciplinary Journal of The Interactions of People & Animals, 08/2009; 22(3):221-238. “As there was no tameable, small felid in Europe, other indigenous carnivorans, such as mustelids, viverrids, and herpestids, were tamed instead. They were slowly replaced as the domestic cat spread gradually throughout Europe, principally with the Romans”.
56. Jean-Pierre Digard, 2005, Persian cat, in: E. Yarshater (ed.), Encyclopaedia iranica, vol. XVII, New York; The Encyclopedia Iranica Foundation. “There thus remains the obsessive question: why have the longhaired cats, whose presence is testified (not exclusively, but mainly) in Persia up to the late 19th century (to the point that the Westerners describe them as “Persians”) disappeared from this country without leaving any significant traces, either in written sources, or in popular culture? One might suppose that it disappeared in Persia suddenly, when the external demand discontinued”.
57. Willem Floor, 2003, A Note on Persian Cats, Iranian Studies, Vol. 36, No. 1, page 27-42
“I would like to comment on one particular point raised by Digard, i.e. his question as to whether there were still any Persian, Van, or Bukharan cats in Iran in modem times, since they seemed to have disappeared altogether due to lack of demand. I have never seen long-haired cats in Iran either, but then again I have never looked for them”.
58. Frances Simpson, 1903, The book of the cat, London.
59. Benjamin & Lynette Hart, 2013, Your İdeal Cat: insights into breed and gender differences in cat behavior. “As the name implies the Persian originated in ancient Persia (now Iran)” The author references to the study Lipinski et al., 2007, “The Ascent of Cat Breeds..” , but ignores the part of study where says that Persian cat traces back its origin to Europe, not Persia.
60. Kurushima et al., Variation of Cats under Domestication: Genetic Assignment of Domestic Cats to Breeds and Worldwide Random Bred Populations, 2013, Animal Genetics, June ; 44(3): 311–324.
61. Peter Simon Pallas Pallas, 1784. Felis manvl, nova species asiatica; descripta. – Acta Academiae Scientiarum Imperialis Petropolitanae 1781 (1): 278-291, Tab. VII [= 7]. Petropoli.
Pallas populiarizes the idea that the Angora cats could descended from Otocolobus manul species.
62. Filler et al., 2012, Selkirk Rex: Morphological and Genetic Characterization of a New Cat Breed, Journal of Heredity Sep-Oct; 103(5):727-33.
63. Fennell, J. H. (1841). A natural history of British and foreign quadrupeds: containing many modern discoveries, original observations, and numerous ancedotes. Thomas J, London