Son zamanların köpek, kedi, minyatür domuz ve diğer evcil hayvan besleme furyası sadece geçici bir heves ya da moda gibi görünüyor olabilir. Batı özentisi gibi görünen bu durum; aslında geçmiş zamanlarda iş hayvanı besleyen toplumlardan kalan garip bir adettir.
İngiltere’de her iki evden birinde en az bir evcil hayvan bulunmaktadır (1); evcil hayvan sahibi olma oranı dünya çapında artış göstermeye devam etmektedir. Hayvan beslemek zaman ve para kaybı olmasına ve günümüzde hemen hemen hiç maddi yarar sağlamamasına rağmen, geçmiş ekonomik kriz sırasında bile hayvanlara yönelik harcamalar aynı şekilde devam etmiştir; bu da çoğu hayvan sahibinin onları bir lüks olarak değil, ailenin çok sevilen bir parçası olarak gördüğünü ortaya koymuştur.
Bazı insanlar evcil hayvanları severken, bazıları hiç ilgi duymazlar. Bu durumun sebebi nedir?
Büyük ihtimalle insanların hayvanların dostluğuna olan ihtiyacı on binlerce yıl öncesine dayanmaktadır (2) ve evrimsel sürecimizde önemli bir rol almıştır. Eğer öyleyse; o zaman genetik bilimi, hayvan sevgisinin neden bazı insanlarda olup, bazılarında olmadığını bizlere açıklayabilir.
· Elena Shumilova
· Sağlık Meselesi
Son zamanlarda köpek veya kedi sahibi olmanın insan sağlığına kalp krizi riskini azaltma, yalnızlıkla baş edebilme, depresyon ve bunama belirtilerini hafifletme gibi birçok faydası olduğu yönünde bir görüş birliğine varılmıştır.
Fakat bu iddialara yönelik iki sorun bulunmaktadır. Birincisi; evcil hayvanların insan sağlığı üzerinde en ufak bir etkisi bulunmadığını gösteren çalışmalar vardır. İkincisi; iddiaların aksine evcil hayvan besleyenler, beslemeyenlerden daha uzun yaşamamaktadır (3). Evcil hayvan beslemenin sağlığa faydalı olduğu savı gerçekten doğru olsa bile, bu sözde sağlık faydaları avcı toplayıcı toplumların yaşamına değil, günümüzün stresli yaşamına katkı sağlıyor olabilirdi. Dolayısıyla hayvanları ilk olarak beslemeye başlamamızın sebebini sağlıkla açıklamak pek olası değil.
Hayvanları evlerimize alma isteğimiz o kadar yaygın ki, bunu insan doğasının evrensel bir özelliği olarak düşünmek cazip geliyor, fakat her toplumun evcil hayvan besleme geleneği yoktur. Batı ülkelerinde bile evcil hayvanlara ilgi duymayan birçok insan bulunmaktadır.
Evcil hayvan besleme alışkanlığı ailede başlar; çocuklar evden ayrılırken genelde anne babalarının yaşam tarzlarını örnek alırlar; fakat son yapılan bir çalışma hayvanlara yakın olmanın genetik bir temeli olduğunu da önermektedir (4). Bazı insanlar, nasıl yetiştirilirlerse yetiştirilsinler; hayvanlarla dost olmaya daha yatkındırlar.
· Emir Bağçı
Sonuç olarak, geçmişte bazı toplum veya bireylerin hayvanlarla içgüdüsel bir yakınlıkla gelişmiş olduğunu düşünürsek, belki de evcil hayvan beslemeye ilgiyi arttıran genlerin evrensel olmamakla beraber insanlara özgü olduğunu söyleyebiliriz.
· Evcil Hayvan DNA’sı mı?
Günümüzün evcil hayvan DNA’ları her türün kendi yabani akranından yaklaşık 5.000 ile 15.000 yıl önce Paleolitik ve Neolitik dönemlerde ayrıştığını ortaya koymaktadır (5). Evet, bu aynı zamanda hayvancılık yapmaya başladığımız zamana denk gelmektedir. Fakat eğer köpekler, kediler, koyunlar ve domuzlar sadece ürün olarak görüldüyse, bu hayvanların nasıl evcilleştirildiğini anlamak hiç de kolay değildir.
Şayet öyleyse; mevcut yöntemlerle evcil ve yabani hayvanların istenmedik çiftleşmesini önlemede yetersiz kalınınmış olmakla beraber, zamanla bu hayvanların evcilleştirme süreci aksamaya, hatta tersine dönmeye başlamış olabilir. Ayrıca kıtlık dönemlerinde besili hayvanların kesilmesi bu süreci oldukça zorlaştırmıştır.
Ama en azından bu hayvanların bazıları ev hayvanı gibi muamele görmüş olsaydı, insanlarla aynı yaşam alanını paylaşanlar yabani olanlardan uzak tutulurdu. Evcil hayvanlara sağlanan sosyal statüler onların yiyecek olarak tüketilmesine engel olabilirdi.
Bu yollarla ayrı tutulan yarı evcil hayvanlar, atalarının vahşiliklerinden arınabilmiş ve bugün bildiğimiz uysal hayvanlara dönüşmüş olabilirler.
Günümüzde bazı insanların kedi veya köpek sahiplenmelerini sağlayan miras bize belki de ilk çiftçilerden geçmiş olabilir. Et bulmak için avlanmaya devam eden insanlara karşın, hayvanlarla ilgilenen, empati kurabilen ve hayvan bakımından anlayan bir toplum grubu oluştuğunu söyleyebiliriz.
· · Nurtekin
Hikâyenin son bir kısmı daha var, son zamanlarda yapılan bir çalışmaya göre evcil hayvanlara ilgiyle, doğal yaşama duyulan endişe arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır (6). Günümüz kentleşmiş toplumunda bile evcil hayvan sahiplenmekten vazgeçmeyen insanların aynı zamanda doğaya ve çevre sorunlarına karşı daha duyarlı olduğunu düşünebiliriz.
Belki de evcil hayvanlar; evrim geçirdiğimiz doğayla yeniden bağlantı kurmamıza yardımcı olabilir.
Yazar:Bradshaw J. (2017, Eylül 28) The science behind why some people love animals and others couldn’t care less.The Conversation
Çevirmen: Aslı Aydın
Kapak fotoğrafı: Veronika Verebryusova
Kaynaklar:
Murray, J. K., Browne, W. J., Roberts, M. A., Whitmarsh, A., & Gruffydd-Jones, T. J. (2010). Number and ownership profiles of cats and dogs in the UK. The Veterinary Record, 166(6), 163.
Ottoni, C., Van Neer, W., De Cupere, B., Daligault, J., Guimaraes, S., Peters, J., … & Bălăşescu, A. (2017). The palaeogenetics of cat dispersal in the ancient world. Nature Ecology and Evolution, 1(139).
Herzog H. (2017, July 3) Large Study Finds Pet Owners Are Different. The Psychology Today.
Jacobson, K. C., Hoffman, C. L., Vasilopoulos, T., Kremen, W. S., Panizzon, M. S., Grant, M. D., … & Franz, C. E. (2012). Genetic and Environmental Influences on Individual Differences in Frequency of Play with Pets among Middle-Aged Men: A Behavioral Genetic Analysis. Anthrozoös, 25(4), 441-456.
Larson, G., & Fuller, D. Q. (2014). The evolution of animal domestication. Annual Review of Ecology, Evolution, and Systematics, 45, 115-136.
Auger, B., Amiot, E. C. (2017). Testing and extending the pets as ambassador’s hypothesis: The role of contact with pets and recategorization processes in predicting positive attitudes toward animals. Human-Animal Interaction Bulletin. 5. 1-25.