Pitbull insan eliyle yapılmış köpek ırkları arasındaki en güçlü köpek cinslerinden bir tanesidir. Güçlü olması sizi cezbedebilir ancak bu aynı zamanda istenmeyen tehlikelere de davetiye çıkarmaktır. Pitbull beslemek, sevdiklerinizi, çevrenizdeki insanları, diğer canlıları (en çok da insanların yaşam alanında köpekle birlikte en çok bulunan diğer canlı, kedileri) ve hatta sahibi bile olsanız kendinizi, hayati ve ölümcül tehlike içerisine atmaktır. Bu nedenle bu yazı pitbull seven, sevmeyen, pitbull hakkında bilgi sahibi olan, olmayan herkesi ilgilendirmektedir. Pitbull gerçeklerini kabul edersek, yarattığı tehlike ile de bilinçlenebiliriz.
Pitbull sahiplerinin, hayvanın refahını düşünen değil hayvandan çıkar sağlayan üreticilerin ve hayvan hakları gruplarının, pitbull ile ilgili kanunlar ve kararlarla savaşmak ve pitbullu sempatik göstermek üzere oluşturduğu ve yaydığı en sık 10 miti/efsaneyi sizler için derledik. İşte karşınızda doğru bilinen ama ölümlere neden olan yanlışlar.
#1: Saldırganlıkları, Doğrudan Pitbull Türünün Yapısıyla Alakalıdır
Pitbull üreticileri ile sahiplerini korumak üzere tasarlanan “Her şey sahibiyle ilgili, türün kendisiyle alakası yok.” “”Kötü köpek yoktur, kötü sahip vardır” sloganları, türün genetik yapısına tezat oluşturmaktadır. Bu söylem gerçekleşen korkunç saldırıları çevresel faktörlere yüklemektedir ve böylece gerçeğin gizlenmesi amaçlanmıştır. Bu türle ilişkili tanımlanmış bazı kalıtsal özellikler şunlardır: öngörülebilir olmayan bir agresyon (saldırganlık), inatçılık/direngenlik, yüksek ağrı/acı toleransı ve pitbulla özgü sayılabilecek “kavra ve salla” şeklinde tanımlanan ısırma tarzıdır. Adli tıp alanında yapılan bazı çalışmalarda, benzer yaralanmalara köpekbalığı saldırısı mağdurlarında da rastlandığı bildirilmiştir.
#2: Pitbull, Her Yönüyle Fiziken Ayırt Edilebilir
Genellikle pitbull sahipleri, “Ortalama bir insan, pitbull türünü herhangi bir başka türden ayırt edemez.” İddiasında bulunurlar ve American Bull Terrier, Staffordshire Terrier, Staffordshire Bull Terrier gibi farklı melez isimleri kullanarak bu türün tanınabilirliğinin öne geçmeye çalışarak bu türe olan çekinceyi manipüle etmeye amaçlamaktadırlar. Üst düzey bir Amerikan hayvan kontrolü çalışanının da dediği gibi; “Eğer pitbull gibi görünüyorsa genellikle pitbulldur”. Duruş, yapı, kendine özgü kafa ve çene yapıları ile sadece köpek sahibi bireyler değil, herhangi bir vatandaşın da pitbullu ayırt edebilmesi oldukça kolaydır.
#3: Pitbull ve Türevleri Hala Aynı Genle Üretilmektedir
Her ne kadar “İnsana karşı agresyon gösteren pitbullar gen havuzundan ayıklanmıştır” bilgisi tarihsel olarak mevcutsa da köpek üreticileri ile çizilen soyağaçları farklı bir durumun varlığını işaret etmektedir. Özellikle 1975-79 yılları arasında pitbull üretiminin çete üyeleri ile uyuşturucu satıcıları arasında inanılmaz bir hızda arttığı ve 80’lerden itibaren de pitbull saldırılarının gazete başlıkları arasında yer almaya başladığı bilinmektedir.
#4: Ölümcül Pitbull Saldırılarına Dair Resmi Kayıtlar Tutulmaktaydı
Pitbull taraftarlarının sıklıkla “Ölümcül pitbull saldırılarına dair istatistikler yalandır.” diyerek yapılan resmi araştırmaları itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar. 2000 yılı Eylül ayında CDC* tarafından yayınlanan ve 20 yıllık (1979-1998 yılları arasında) ölümle sonuçlanmış köpek saldırılarına dair istatistikleri bildirdiği araştırmayı da yalanladıklarını duyarız. Oysa makale yazarları, iddiaların aksine sadece medyada yer alan olayları değil resmi kayıtları da inceleyerek rakamları bildirmişler ve hatta beş yazarın tamamı türe özgü kanuni düzenlemelerin karşısında olduklarını bildirmiştir. Bu nedenle de bildirilen vaka sayısının aslında olduğundan çok daha fazla olabileceği tartışması gündeme gelmiştir.
*CDC: Centers for Disease Control and Prevention. Hastalıkların kontrol ve önlem merkezi, devlete ait resmi bir kurum.
#5: Pitbull Saldırılarına Karşı Medya Komplosu yoktur
1980’lerin başlarından bu yana, pitbull cinsi köpeklerce gerçekleşen saldırıların medya tarafından haber yapılması önemli oranda azaldı ve 1998’den itibaren CDC, türe göre gerçekleşen ölümcül köpek saldırıları sınıflamasını durdurdu. Birçok haber ajansı da pitbull lobisinin baskılarıyla, linçleriyle pitbull vahşetlerini haberlerine taşımamaktadır.
2021’de, köpek ısırması sonucu yaşanan ölüm vakalarının yaklaşık dörtte üçü, yani %75’inde cins tanımlanabildi ve bu 8 yıllık (2013-2020) ortalamadan %63 düşüktür. Medya grupları tarafından çekilen köpek saldırılarında cins tanımlama fotoğrafları bu yıl %48 oldu. Medyada tarafından yakalanan cins görüntüleri 2020’de %25 gibi bir oranla çekilen en düşük oran oldu. Bununla birlikte, kolluk kuvvetleri ve hayvan kontrol kurumları tarafından yayınlanan cins tanımlamalarındaki düşüş sabit kaldı. 2013 ve 2015 yılları arasındaki toplam cins tanımlama fotoğraflarının dörtte birinden fazlasını (%28) sağlamasına rağmen, bu son iki yılda %4’e düştü.
Günümüzde ise sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla pitbull sahipleri ve üreticileri çektikleri videolarla pitbulları sempatik göstererek ana akım medyayla birlikte algı oyunu yapmaktadır.
#6: Pitbullar Öngörülemezdir
Pitbull savunucuları ve fanatikleri “Pitbullar öngörülemez değildir.” diyerek bir başka manipülasyonla türü sempatik gösterme çabasındadırlar. Pitbull cinsi köpeklerin sıklıkla provokasyon olmadan veya herhangi bir uyarı belirtisi sergilemeden saldırıya geçtikleri biliniyor. Diğer türlerin aksine bir pitbull saldırıya geçmeden önce hırlama, dişlerini gösterme ya da direkt göz temasında bulunma gibi saldırı öncülü belirtileri hiç göstermeyebilir. Yine diğer türlerin aksine, pitbullar geleneksel boyun eğme, kaçınma/yatışma gösterilerini de çoğunlukla sergilemezler.
#7: Pitbulların Sıkı Bir Şekilde Kavrayan ve Çok Zor Bırakan Çene Yapısı Var
Pitbull savunucularının çoğu “Pitbulların kilitlenen bir çenesi yoktur” diyerek “kilitlenen çene” ifadesinin medya ve halk tarafından uydurulduğunu söyler. Tabii ki bir pitbullun çenesi fiziksel olarak kilitlenmeyecektir ancak kuvvetli ve özgül bir ısırma tarzına sahip olabilmesi için seçici biçimde üretilmiş bu tür, saldırdığında mağduru sıkı bir biçimde kavramakta ve diğer türlerden farklı olarak ısırma basıncı 106,60 kg ile maksimum hasarı verecek şekilde sallamaktadır. Haberlerde sıklıkla duyduğumuz “bir türlü bırakmadı” ifadesinin de açıklaması buna denk gelmektedir.
#8: Pitbullar Amerika’da Az Tercih Edilen Köpeklerdir
“Pitbullar bir zamanlar Amerika’daki en popüler köpek türüydü” iddiaları üzerine yapılan bir araştırmada, tam tersine Husky ve St.Bernard cinsi köpeklerin en popüler cinsler oldukları, pitbulların ise tüm sıralama içerisinde 34 tür içinden 25. sırada kendilerine yer buldukları gösterildi. Ve bu popülerlik her geçen sene daha da geriye düşmekte, pitbull tercih edilen köpekler arasında daha az yerini bulmaktadır.
2020’de yapılan araştırmada Pitbulların toplam ABD köpek popülasyonunun yaklaşık %6,2’sini oluşturduğu gözlemlendi. Barınaklardaki köpeklerin de %15-20’sini pitbullar oluşturmaktadır.
Pitbull istatistikleri, diğer köpeklere karşı bu cinsin evlat edinilmesinin üç kat daha uzun sürdüğünü gösteriyor.Bu cins için sahiplenme oranı önemli ölçüde düşük olduğundan barınaklardaki Pitbulların %40’ına her yıl ötenazi yapılıyor.
#9: Amerikan Mizaç Testi Güvenilir Değildir
Pitbull taraftarlarının “Pitbullar Amerikan Mizaç Testini başarıyla geçmişlerdir” iddiasındaki mizaç testi maalesef güvenilir bir zemin oluşturmamaktadır. 1977 yılında Alfons Ertel tarafından tüm köpekler için geçerli olabilecek bir mizaç testi oluşturma umuduyla geliştirilen bu 12 dakikalık test, parkta yürürken bir dizi karşılaşma senaryosuna karşı sergilenen yanıtı değerlendirmektedir. Tüm türler için testi başarıyla geçebilme oranının ortalama %84 olduğu, bundan dolayı türler arasında ayırt ediciliğinin düşük olduğu, aynı zamanda köpeğin kendi başına olduğu ya da agresyonu olası tetikleyebilecek başka bir senaryo (teste tabi tutulan köpeğin başka bir köpeği görmesi) içermemesi nedeniyle de güvenirliğinin düşük olduğu bildirilmiştir. Ayrıca tam anlamıyla geçerli ve güvenilir bir mizaç testi geliştirmenin ise neredeyse imkansız olduğu ifade edilmiştir.
#10: Saldırgan Olan Pitbullun Zarar Vermesi Önlenmelidir, Saldırma Gerçekleştikten Sonra Değil
Pitbull savunucuları sıklıkla kullanılan “Türün kendisini cezalandırmak yerine bu tarz olayların gerçekleşmesini engelleyin” sloganı, türün halk üzerinde oluşturduğu büyük ölçekli zararların aslında onlar tarafından da kabul edildiğini göstermektedir. Ancak yine de bu slogan, üreticilerin ve sahiplerinin menfaatlerine çalışıyor. Bu slogan aslında cezalandırma öncesinde “yeni bir kurban” yaratılması gerektiği fikrine onay sağlıyor. Önce saldırma vakası, sonra önlem bakışını savunuyor. Pitbulları tek tek değerlendirip, saldırma eyleminde bulunanlara önlem iddiasındalar. Böylece saldırgan üretilen pitbullara toplu bir tepki doğmasının önüne geçilmeye çalışılmakta, türün üretim amacına özgü saldırganlığı savuşturulmaktadır. Ta ki yeni pitbull saldırılarına kadar. Aslında türe özgü yasal düzenlemeler yapmanın temel amacı; bu tarz olayların gerçekleşmesini önlemek. Aksi takdirde olay gerçekleştikten sonra, artık kurbanlar için sivil ya da adli herhangi bir adım atmak mümkün olamamaktadır.
Başka bir gerçek daha… “Pitbullar Bebek Bakıcısı / Dadı Köpeklerdir” (tamamen uydurma)
Pitbullar bebek bakıcısı köpekler midir?
2004-2010 yılları arasında 59 Amerikalı pitbull sahibinin; çocuklarının, ailesinin, bakıcısının, komşusunun ya da bir arkadaşının pitbull tarafından öldürüldüğü bildiriliyor. Vaktinde bu miti savunan büyük bir pitbull taraftarı grup olan BAD RAP temsilcileri dahi bir basın açıklaması ile artık bu miti savunmayacaklarını, çünkü durumun çocukları tehlikeye attığını düşündüklerini paylaştı.
Bebek bakıcısı, dadı/bakıcı köpek mitinin 19-20. yüzyıldan başlayarak Staffordshire Bull Terrier türü ile günümüze geldiği iddiasına karşılık bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar, bilimsel herhangi bir kaynak ya da referans bulunmaması ile sonuçlanıyor. Tam tersine geçmiş yayınlar ve kitaplarla ilgili yapılan araştırmalar, türün ne kadar “saldırgan” ve “savaşçı” olduğunun bildirildiğini işaret ediyor. Öyle ki Dickens’in Oliver Twist (1838) isimli eserinde tarif edilen bir Bull Terrier olan Bull’s Eye isimli köpek karakter dahi bu özellikleri edebiyat dünyasına taşıyor. Bakıcı/Dadı köpek mitinin izini sürmek üzere 18. ve 19. yüzyıllara ait İngiliz, Amerikan ve Kanada kökenli gazeteler tarandığında ise 1904 yılına kadar hiçbir tür için bu ifadenin kullanılmadığı, bu tarihte ise Peter Pan’ın ilk sahne prodüksiyonunda Nana isimli bir St.Bernard cinsi köpek için kullanıldığı dikkat çekiyor. Staffordshire Bull Terrier türünün bakıcı/dadı köpek olarak etiketlenmesine dair ilk ve en eski referans ise 1971 tarihli New York Times gazetesinde Amerikan Staffordshire Bull Terrier Klübünün sahibinin dergi editörleri ile gerçekleştirdiği röportajda belirtilmiştir. Bu kişiler, tarih tarafından desteklenmeyen bu ifadeyi türün imajını parlatmak üzere kullanmışlardır. Tarihçenin ve türün kökenlerinin saptırıldığı bu röportajdan sonra bakıcı/dadı ifadesinin yeniden kullanıldığı tarih ise köpek dövüşleri ve artan saldırılar nedeniyle türün yasaklanmasının gündeme geldiği 1987 yılıdır. Toronto Star gazetesinde Staffordshire Bull Terrier Derneği başkanı olan köpek üreticisi Kathy Thomas’ın verdiği röportajda “çocuklarla çok iyi anlaşması nedeniyle İngiltere’de zamanında bu türün dadı köpek olarak da bilindiğini” söylemesi ile yalan, dünyanın dört bir yanına ve yıllara yayılıyor. Görüleceği üzere pitbull taraftarları bu türü sempatik göstermek başka ülkelerin olmayan mitlerini kullanıyorlar.
Peki ya Amerikan Pitbull Terrier ya da Amerikan Staffordshire Terrier için kullanılan “Amerikan Dadı Köpeği” ifadesinin tarihçesi nedir? 1940lardan günümüze yapılan bir taramada elde edilen 5,570 sonuç incelendiğinde bu tezi savunan tek bir yayın/haber dahi edinilememiştir. Bu ifadenin ilk kez kullanımının ise 25 Eylül 2007 tarihinde Times-Standard isimli online yayında Tyla Hafstrom tarafından kaleme alınan “Amerika’nın Dadı Köpeği” makalesi içerisinde olduğu saptanmıştır.
Hekim gözüyle…
“Bebek bakıcısı pitbull” “Dadı köpek” mitine karşılık, Milwaukee’de çocuk acil serviste çalışan ve aynı zamanda Amerikan Pediatri Akademisi’nin Yaralanma, Şiddet ve Zehirlenmenin Önlenmesi Birimi üyesi olan Laura E. Marusinec, bu konuyla ilgili kaleme aldığı yazısında şöyle diyor; “Bir pediatrist olarak, kariyerimi çocukların sağlık ve güvenliğine adadım. Köpek eğiticileri ile hayvan hakları organizasyonları ise tabii ki birincil olarak hayvanların hakları ve iyiliği ile uğraşmaktalar. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz dönemde ABD’deki barınaklarda yaklaşık bir milyon pitbull bulunmaktadır. Hayvan hakları organizasyonları, evlat edindirme sayılarını artırarak kendi başarı oranlarını yükseltmek istemekteler. Ne var ki bu noktada önceliklerinin sizin ya da ailenizin güvenliği olmadığını söylemeliyim.”
Tütün endüstrisi eğer sigara içmenin güvenli olduğunu beyan etse onları dinler miydiniz bir düşünün. Tıpkı bunun gibi, pitbulların herhangi bir köpek gibi olduğunu ve çocuklar için hiçbir risk oluşturmadığını iddia etmek büyük hatadır. Bu desteksiz iddia, birçok masum çocuğun bu köpek türü tarafından parçalanması ya da öldürülmesinin ardındaki önemli nedenlerden biri olmaktadır.
Profesyonel görüşümü sorarsanız, pitbullar çocuklu evlere ait değillerdir. Bununla ilgili tıbbi veriler oldukça net. Çocukların başına gelen ağır yaralanmaların neredeyse yarısına yakınına pitbullar sebep olmakta ve bu yaralanmalar da genellikle en kötü diyebileceğimiz tarzda olan incinmeleri içeriyor. Diğer köpek türleri ile olan yaralanmaların çoğu bu düzeydeki incinmelerin yakınından dahi geçmiyor. Tabii ki her pitbullun saldırgan olduğunu, saldıracağını söyleyemeyiz. Ancak ne yazık ki hangilerinin, ne zaman saldıracağını öngörebilme yetimiz de yok. Ve bir kez saldırdıklarında- ki önemli bir kısmı bu eylemi gerçekleştiriyor- bir an dahi o çocuğun yaşaması ya da ölmesi veya ömrü boyunca taşıyacağı bir iz, acı ve duygusal travmanın gerçekleşmesi arasındaki ince çizgiyi işaret ediyor. Pitbull savunucuları, bir köpeğin binlerce çocuğu parçalamasını ya da öldürmesini normal bir şeymiş gibi görmenizi istiyor. Ama işin aslı öyle değil. Nasıl yetiştirildiklerinden bağımsız olarak, bir çocuğu hiçbir zaman öldürmemiş ya da parçalamamış başka bir sürü köpek türü var. Pitbull savunucuları tarafından kaleme alınan yazılarda bu konuda ödevimizi iyi yapmamız, gerçekleri iyi araştırmamız söyleniyor. Ben de buna yürekten inanıyorum! İşte tam da bu nedenle konuyla ilgili yakın zamanda -son 10 yılda- gerçekleştirilmiş bazı bilimsel yayınların özetlerini bulacaksınız:
* Mayıs 2018: “Köpekler ve Ortopedik Yaralanmalar: Tür ile bir Korelasyon var mı?” isimli araştırma şu sonuca varıyor; “Tedavi edilen hastaların %66’sında pitbull terrier ısırıklarının, istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha fazla sayıda amputasyon ve/veya kemik yaralanması şeklinde ortopedik yaralanma ile ilişkilendirilmiştir.”
* Ağustos 2018: “Arkansas’ta gerçekleşen Köpek Isırma Olgularına dair özellikler” isimli araştırma, “evde bakım verilen köpekler, çoğu zaman sanılandan daha ciddi bir risk oluşturmaktadırlar ve tanımlanabilmiş türler içerisinde pitbullar, daha şiddetli ısırıkla ilişkili yaralanmalar açısından orantısal bir ilişki göstermektedirler.” sonucuna varmıştır.
* “Tek bir merkeze gelen 1,616 ardışık Köpek Isırığı Yaralanmasının Özellikleri” ismindeki 2016 tarihli çalışmada şu sonuca varılmıştır: “Uygulanan tüm cerrahi işlemlerin yarısının nedeni pitbull ısırıkları idi ve diğer türlerle karşılaştırıldığında pitbull kaynaklı ısırıklarda çoklu anatomik bölge yaralanmasına 2,5 kat daha fazla rastlanmaktaydı.”
* “Baş ve boyun bölgesini içeren köpek ısırmalarıyla ilişkili yaralanmalar: sık görülen bir çocukluk çağı travmasına ilişkin tedavi sürecinin değerlendirilmesi” isimli 2015 tarihli bilimsel yayında ise şöyle bir ifade mevcuttur: “Her ne kadar bu yaralanmalarla ilgili bir dizi köpek türü tanımlanabilmiş olsa da en sık karşılaşılan sorunlu grup pitbull terrier cinsiydi. Bu türle ilişkili yaralanmalar daha şiddetli olup provoke edilmemiş, mağdur tarafından tanınmayan köpeklerce gerçekleştirilmiştir.”
* “Çocukluk çağında gerçekleşen köpek ısırma vakalarının morbiditesi: Düzey 1 pediatrik travma merkezine başvuruları içeren vaka serisi” adlı 2015 tarihli bir diğer araştırmada ise şu ifade kullanılmıştır: “Çocukluk çağındaki köpek ısırma yaralanmaları geniş bir yaş aralığını kapsamakta, sıklıkla cerrahi müdahale gerektirmekte, önemli ve şiddetli düzeyde işlev kaybına neden olabilmektedir. Köpeğin tanıdık olması güvenliği sağlamamakta ve bu olgu serisinin de işaret ettiği üzere pitbullar, yaralanmalardan sorumlu en sık tür olarak ayırt edilmektedir. Araştırmamızın sonuçları, çocukların güvenliği için oldukça önem taşımaktadır”.
İşte bu nedenlerle ebeveynler, ailelerine kabul edeceği köpekle ilgili olarak ev ödevlerini iyi yapmalıdırlar. Köpeklerin çocuklar da dahil olmak üzere ailelere sağladığı faydalara yürekten inanıyorum. Ama bu konuda lütfen yanlış “uzmanları” dinleyerek çocuğunuzun güvenliği ve hatta yaşamını riske atmayın.
İstatistikler ne söylüyor…
Sahipli köpek saldırısı sonucu ABD’de Gerçekleşen Ölümler: 2005- 2020 yılları arasındaki 16 yıllık dönem içerisinde saldırıdan sorumlu köpek türleri, kurbanların yaş aralığı ve diğer faktörlere dair veriler:
* 2005- 2020 yılları arasındaki 16 yıllık süreçte, pitbull saldırıları nedeniyle 380 Amerikalı yaşamını yitirmiştir. Sadece 2019’da 39 ölüme neden oldu.
*Ortalama olarak, 2005 ile 2020 arasında, yılda 30-40 arasında ölümcül pitbull saldırısı meydana geldi.
*2005-2020 arasında meydana gelen ve bildirilmeyen 18 köpek saldırılarındaki ölümlerin %83’ünü pitbullar içeriyordu. Bunların %73’ü tek veya çift olarak aile köpekleriydi. Kurbanların %78’i 40 yaş üstüydü.
*2013 ve 2021 yılları arasında, 20 Eyalet, çoğu ısırma vakasına Pitbull’ların karıştığını doğruladı
*2020 tarihli bir halk araştırması, Pitbull’dan diğer köpek ırklarına göre ciddi bir yaralanma geçirme olasılığınız %213 daha fazla olduğunu gösterdi.
*Ölümle sonuçlanan pitbull saldırılarında kurbanların %48’i 9 yaş ve altındaki çocuklardan oluşmaktaydı.
*Birincil dereceden bakım veren sahibinin öldürüldüğü köpek saldırılarının %63’ünden pitbull türü köpekler sorumluydu, ki bu da herhangi bir köpek cinsinin saldırısı sonucu gerçekleşen ölümlerden 8 kat fazlaydı.
*2021’deki ölümle sona veren sahipli köpek saldırılarının %63 ünü pitbullar ve melezleri/türevleri oluşturdu.
*2021’de, pitbullar, Amerikan buldozerleri ve cane corsos, rottweilerların birlikte değerlendirildiği araştırmada bir kez daha en çok öldüren ırkın pitbullar olduğu görüldü. Kombine olarak, bu ırklar 2021’deki tüm ölümlerin %84’ünden sorumludur.
*Pitbullar 2020 yılında neredeyse tüm yaş gruplarında ölüme neden oldu
*2020’de 46 ölümcül sahipli köpek saldırısı kaydedildi. Pitbull’lar, bu ölümlerin %72’sini (33) oluşturdu. Bu, diğer köpek türlerinden 16 kat daha fazla.
*2020’de sahipli köpekler tarafından öldürülen 28 yetişkinin %11’i 19-29 yaşında, %11’i 30-49 yaşında, %46’sı 50-69 yaşında ve %32’si 70+ yaşındaydı. Bu yetişkin ölümlerinin %79’una pitbullar neden oldu ve %57’si kadın kurbanlardı.
*2020’de köpekler tarafından öldürülen 25 yaş üstü tüm erkek kurbanların %92’si pitbullar tarafından öldürüldü.
*2020’de gerçekleşen ölümcül pitbull saldırılarının %46 sını olay yerindeki başka kişileri oluştururken %54’ünü tek veya çift pitbulla sahip aile bireylerini oluşturdu.
* Saldırıların %86’sı 19 yaş üstüydü ve birden fazla yetişkin ölümüyle sonuçlandı ve 1 saldırıda 2 yetişkin bir bebeği korurken ağır yaralandı
*2020’de meydana gelen ve bildirilmeyen 6 köpek saldırısı ölümündeki köpeklerin de cinsi yapılan araştırmayla saptandı. FOIA taleplerinden sonra, bu vakaların %50’sinde (6’dan 3’ü) pitbullar yer aldı. Kurbanlar,36 yaşında büyük ve kadınlardı.
*Birleşik Krallık’ta 2020 yılında yapılan bir araştırmada, Pit Bulların sahipli köpek saldırılarının %40’ını oluşturduğunu bildirdi.
*2019’da Teksas’ta 50.000’den fazla hayvanlara yönelik ölümcül saldırıların %91’inden Pit Bull’lar sorumluydu.
Pitbull sahipleriyle ilgili araştırmalar neler söylüyor..
Konuyla ilgili yapılan araştırmalar, pitbull sahiplerinin türün gerçek doğasını saklamak üzere çarpıtma, inkar, aşırı düzeyde saldırılar sonrasında suçu başkalarına/başka etkenlere (köpek dışında) yansıtma gibi savunmalar geliştirdiklerini göstermektedir.
2000 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçları, pitbull sahiplerinin besledikleri türle ilişkili olumsuz etiketi direkt hissettiklerini ve bunun yarattığı negatif duyumlardan kaçınmak için çeşitli taktikler geliştirdiğini bildirmiştir. Araştırma sonuçlarına göre bu taktiklerden bazıları; besledikleri köpek cinsinin pitbull türünden olmadığını savunma, davranış kalıplarının biyolojik olarak belirlendiğini yansıtma, medyaya yansıyan olumsuz haber içeriklerini çürütmeye uğraşma, mizah yolunu kullanarak iddiaları çürütme denemeleri, stereotiplerin karşısında konumlanan davranışların altını çizmeye çalışma, stereotipik sayılabilecek gereçler ile aksesuarların kullanımından kaçınma, çeşitli önlemler almaya çalışma ya da türün elçileri rolünü üstlenme şeklindedir.
“Köpeği suçlamayın” mantığı
Herhangi bir kişinin bir pitbull tarafından ciddi düzeyde saldırıya uğraması sonrasında pitbull sahiplerinin sıklıkla “çevreyi” suçladıklarını görüyoruz. Yukarıda bahsi geçen çalışmada yer alan bir pitbull taraftarı katılımcının söylemi bunu açıkça örnekliyor: “Eğer yaşamı boyunca kötü muameleye maruz kalan bir çocuğu düşünürseniz, onun dışarı çıkıp başkalarına agresif davranması anlaşılır olmaktadır”. Bu söylemin ardındaki amaç, türü tanımlayan genetik özellikleri kabullenmekten ziyade, agresif bir pitbullun sahipleri tarafından kötü muameleye maruz kaldığı ya da saldırmaya koşullandırıldığı düşüncesini kendine ve çevreye kabullendirmektir.
Pitbull sahiplerinin suçu, sık sık kurbanlara da direkt olarak yansıttığını görebiliriz. “Kurbanı suçlamak” her ne kadar evrensel bir fenomen de olsa pitbull sahiplerinin bunu zaman zaman hakarete, iftiraya varır düzeye getirebildiğini görüyoruz. Ciddi ve ölümcül pitbull saldırılarının birçoğunda sahiplerinin ve bazı vakalarda da yetkililerin, saldırıyı çevresel etkenlerle ya da kurbanın bazı eylemleriyle açıklama çabasına girebildiklerini fark ediyoruz. Bu durumun özellikle de provokasyonsuz gerçekleşen saldırılarda gündeme geldiği dikkati çekmektedir.
Türün iyi niyet elçileri
Araştırmanın sonucuna göre pitbull sahiplerinin, türle ilgili etiketlerle başa çıkma sürecinde en çok kullandıkları yollardan biri de türün ateşli bir savunucusu haline gelmek olduğu belirtiliyor. Bu taraftarlığı bilinçli veya bilinçsiz yapan pitbull sahiplerinin, çoğunlukla kendi besledikleri “iyi” köpekleri aracılığıyla halkı “eğitme” arayışına girdikleri ifade ediliyor. Örneğin; bir katılımcının üç çocuğunun sahip olduğu pitbullun göbeğini okşarken çektiği bir fotoğrafı göstermesi, bir diğerinin pitbulların yanında uzanmış mutlu bebekleri “Pitbull Çocuğa Korkunç Bir Şekilde Saldırdı :)” şeklinde mizah ardına gizleyerek paylaştığı Youtube videosu, bazılarının da işi daha kayıtsız olma noktasına götürerek pitbull uzmanlarının “bu köpeklerin, diğer köpeklerin sayıca fazla olduğu parklara götürülmemesi” yönündeki uyarılarına rağmen köpeklerini gezdirmeye bu parklara götürmeleri, köpeklerinin güvenilir ve sadece “yanlış anlaşılmış canlar” olduğunu kanıtlama çabaları bu başlığa örnek olarak gösterilmiştir.
Aslan terbiyecisi kompleksi
Birçok pitbull sahibinde, kendilerinin daha üstün köpek sahibi olduklarına ve bu üstünlük nedeniyle de uyguladıklarına inandıkları disiplin ve sevgi yoluyla pitbullarını kontrol edebileceklerine dair bir algı mevcut olabilir. Tüm pitbulların doğuştan saldırganlığa yatkın olmaları, genetik yük/özellikleri “sevgiyle silinememektedir”. Bu durumun ünlü örneklerinden bahsedilebilir; Amerika’da bir genç kıza saldıran üç pitbullun uyutulması yönündeki yasal kararı temyize giden pitbull sahibinin, pitbull uzmanı olan Tia Torres tarafından köpeklerinin değerlendirilmesini istemesi, ismi geçen uzman tarafından her üç köpeğin de “saldırgan” olarak tanımlanmasının ardından ikisinin uyutularak birinin ısırdığı Torres tarafından bakım altına alınması, bir çocuğun yüzünü paramparça eden pitbullun “Save Mickey” kampanyası adı altında “kurtarılmaya” çalışılması ya da “Save Gus” kampanyası ile Cesar Millan’ın merkezinde rehabilite edildiği söylendikten sonra neden olduğu başka bir olay nedeniyle ikinci kez uyutulma kararının alınması gibi.
Suç davranışı sergileyen bireyler pitbull cinsi köpekleri tercih ediyor
2006 yılında Journal of Interpersonal Violence dergisinde yayınlanan, Ohio’lu köpek sahiplerini konu alan bir araştırmanın sonuçlarına göre suç davranışı gösteren bireylerin saldırgan köpeklere sahip olma olasılıkları, diğerlerine göre daha fazla bulunmuştu. Araştırmacılardan biri olan Jaclyn Barnes’in ifadesi ile köpeği kayıt altına almayan, yaşadıkları yerde sahip oldukları tehlikeli köpeği kontrol altında tutmayan, saldırgan olarak sınıflandırılmış türde köpekleri olan bireylerin, düşük riskli ve kayıt altına alınmış köpekleri olan bireylere göre çocukları içeren bir suç işleme ve bu nedenle hüküm giyme olasılıklarının 9 kat, aile içi şiddetten hüküm giyme olasılıklarının 3 kat ve uyuşturucu ile ilişkili suçlardan hüküm giyme olasılıklarının da yaklaşık 8 kat daha fazla olduğu saptanmıştır”.
Tehlikeli tiplerin, tehlikeli köpekleri çekici bulmaları inkar edilemez. Bu kimselerin aynı zamanda sorumsuz köpek sahipleri olma olasılıklarının da daha yüksek olduğu söylenebilir. Pitbullar, suç davranışı sergileyen bireyler için tercih edilen köpek türü olmakta ve genellikle de uyuşturucu ve çete ile ilişkili eylemlerde kullanılmaktadır. Suçlu veya suç işlemeye meyilli kimseler ile pitbull kombinasyonu, ne yazık ki bu köpeklerin topluma karşı oluşturdukları tehdit ve tehlike düzeyini katlayarak artırmaktadır.
Kaynaklar (güncelecek):
Pit bull myths
https://www.dogsbite.org/dangerous-dogs-pit-bull-myths.php
Level I Trauma Center Studies Characterizing Dog Bite Injuries Across Major U.S. Geographical Regions (2011-2021)
https://www.dogsbite.org/pdf/level-1-trauma-center-studies-dog-bite-injuries-2011-2021.pdf