Her ne kadar bir hayvan, sahibinin hayatına hatırı sayılır derecede mutluluk getirebilse de çok sevdiğimiz köpeğimiz veya kedimiz hastalandığı zaman bu, beraberinde büyük duygusal sorunlara sebep olabilir.
Yeni bir araştırmaya göre, gerçekten de sıklıkla hastalık çeken bir hayvana bakmak, hayvanın sahibinin kayda değer miktarda bir “bakıcılık yükünü” sırtlanmasıyla sonuçlanıyor.
“‘Canınız acıyana kadar temin edin’ sözünü aklınıza getirin” diyor makale yazarlarından Mary Beth Spitznagel. Aslında bu, bakma ve ilgilenme eyleminin kişinin fiziksel, duygusal ve hatta finansal verimliliklerinin bir kırılma noktasına geldiği zaman kişinin tecrübe edebileceği ağır bir duygusal yüktür.
Ohio’nun Kent State Üniversitesi’nin Fizyolojik Bilimler Bölümü’nün doçentlerinden Spitznagel, “Kronik veya son evre hastalığı olan hayvana sahip kişilerin, sağlıklı hayvanı olanlara kıyasla daha fazla bakıcılık yükü çektiklerini bulduk,” diye açıklıyor.
Bu fikri araştırmak için kendisi ve ekibi, 238 yetişkin hayvan sahibine odaklandılar. Bu hayvan sahiplerinin çoğu beyaz tenli ve kadın olup ortalama olarak 48 yaşındaydılar.
Birçoğu köpek sahibiyken (174), geri kalanının kedileri vardı. Hayvanların yarısı sağlıklıyken geri kalanları ise bir kronik ya da son evre hastalıktan muzdaripti.
Her bir sahibin zihinsel durumunu değerlendirmek için birtakım anketler ve ruh sağlığı testleri gerçekleştirildi.
Sonuç olarak ise ekip; depresyon, anksiyete ve/veya stres belirtilerinin, hasta ya da ölüm döşeğinde bir hayvana bakan kişilerde kayda değer miktarda daha yüksek olduğunu buldu. Hayat kaliteleri de düşmüş olmakla birlikte genel olarak “bakıcılık yükünün” de “yüksek” olduğu saptandı.
Bulgular, 18 Eylül’de Veterinary Record dergisinde yayınlandı.
“Hayvanı olan birçok kişi, hayvanlarını ailelerinin bir parçası olarak görüyor, bundan dolayı da hayvan bakıcılarının verdikleri duygusal tepkinin, hasta bir aile üyesine bakan kişilerde gördüğümüzdekine benzer olduğunu görmek şaşırtıcı olmadı,” diyor Spitznagel. “Yine de bu gruptaki genel yük miktarının bu denli yüksek olması beni şaşırttı.”
“Bu çalışma, böyle bir sorunun varlığına işaret eden ilk çalışma olduğundan ötürü bu sorunu nasıl çözeceğimize dair elimizde herhangi bir veri de bulunmuyor,” diye açıklıyor Spitznagel. Fakat yine de Spitznagel, hayvan sahiplerinin var olan hastalık konusunda eğitilmesinin ve çıkacak herhangi bir sorun karşısında ne yapacaklarını bilmelerinin olmazsa olmaz olduğunu öne sürüyor.
Meselâ Spitznagel, bir insana bakarken meydana gelebilecek bir sorunun “Demans yaşayan babamın aklı karıştığı vakit kafasına göre bir yerlere gitmesine nasıl engel olabilirim?” gibisinden bir sorun olabileceğinin altını çiziyor. Bir hayvana bakan birisinde bu durumun muadilininse “Kedimin nasıl ilâçlarını almasını sağlayacağım?” veya “Köpeğimin nasıl bebek bezine tolere etmesini sağlayabilirim?” olduğundan bahsediyor.
“Bir hayvana bakan birisine en çok neyin yardımı dokunur öğrenmek için araştırmaları sürdürmemiz gerekmektedir,” diye ekliyor. “Fakat sanırım sorun çözümü odaklı müdahaleler bu işin ana hattını oluşturacaktır.”
Spitznagel aynı zamanda bu sorunun veteriner hekimler için de geçerli olabileceğinden bahsettiyse de çalışması böylesine bir olasılığı araştırmadı.
Çalışmayla birlikte gelen bir başyazının yazarı veteriner hekim Dr. Katherine Goldberg, “karşılaştığım hayvan sahibi stresi ve acıyı göz önünde bulundurduğumda bu sonuçlar beni şaşırtmıyor,” diyor.
“Hayvanlarla olan ilişkilerimiz değişmeye devam ettikçe bu tarz çalışmalar, insan sağlığının ne şekilde etkilendiği konusuna ışık tutma konusunda bize yardımcı olacaktır,” diye konuya parmak basıyor Spitznagel.
“Zannedersem, ev hayvanlarının sizin için ‘iyi olduğu’ ve hayvanlarla kurulan kuvvetli bağların genel olarak arzulanacak ve hatta iyileştirici nitelikte olduğu düşüncesi ortalıkta pek fazla dolaşmakta. Fakat bu çalışma, hayvan-insan ilişkilerinin karmaşıklığına işaret etmektedir.”
Yazar:Mozes A. (2017, 9 Eylül). Caring for a sick pet can take a major toll. CBS News