Kediler köpeklerle karşılaştırıldığında genelde daha az arkadaş canlısı, başına buyruk ve ilgisiz tasvir edilirler. Fakat gerçekte kedinizin kafasında neler dönüyor?
Beklenildiği üzere, bilim insanları davranışsal deneylerde kedilerden ziyade köpekleri kullanmayı tercih ederler. Köpek dostlarımızı çok daha iyi anlayabilmemize olanak veren bir çok “köpek biliş” laboratuvar grubu ve konferansları vardır. Kediler genelde pek işbirlikçi olmadıklarından ve sosyal ortamlarda ise daha gergin olduklarından ötürü deneylerde kullanılmaları çok da kolay değildir. Bunun yanı sıra Oregon State Universitesi’ndeki Shreve ve Udelltarafından, Animal Cognition’da kedi arkadaşlarımızın düşünce şekli ile ilgili bildiklerimiz hakkında bir makale yayınlanmıştı. Buna göre, kedi biliş hakkında bilinenleri iki konu başlığı üzerinden iki ana alana ayıracağım: Bunlardan ilki; tek başına kedi biliş hakkında bildiklerimiz, diğeri ise kedi bilişin insanlar ve kediler arasındaki ilişkiyi gösteren yönü.
Sezgi
· Foto: Ayşe Temizel
Kedi bilişte üzerine en çok çalışma yapılmış alanlardan biridir kedi sezgileri. Örnek vermek gerekirse işitme, koku alma, görme ve bıyıklarını çevrelerindeki uyaranları algılamak için kullanma kabiliyetlerini sayabiliriz. Yavru kedilerde koku alma becerileri anneleriyle olan ilişkilerini yönlendirmelerinde ayrıca önemlidir. Buna karşın yavru kediler 11-16 günlük olana kadar işitsel, 16-21 günlük olana kadar da görsel uyaranlara tepki vermezler. Koku alma duyusu kediler için her daim önemini korumaktadır. Yetişkin kediler alanlarını işaretlemek için koku bırakırlar. Diğer yandan aynı köpekler gibi bu kokulardan diğer kedilerin sosyal durumları hakkında bilgi toplarlar. Ayrıca, kokunun kediler için önemine karşın kedi davranışları deneylerinin çok büyük bir kısmı kedilerde görme duyusu üzerine yoğunlaşmıştır ki bu da kedilerin dünyamızı algılama şekli konusundaki bilgilerimizin ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir.
Nesne kalıcılığı
· · Sadettin Uysal
Nesne kalıcılığı, bir nesne görüşümüzden çıksa da onun hala varolduğunu bilebilme, “akılda tutabilme” kabiliyetidir. Yani bir şey gözden kaybolsa bile bu sonsuza dek kaybolmuş demek değildir. Mesela, bir topun koltuğun altına yuvarlandığı gördüğünüzde, topu göremeseniz bile koltuğun altında olduğunu bilirsiniz. İnsanlar bu yeteneği oldukça genç yaşta kazanırlar: bebekler iki yaşına gelmeden objeleri aklında tutmaya başlarlar. Aranızda daha önce bir ev eşyasının altına kedi oyuncağı atmış ve kedisinin o oyuncağa doğru gözlerini kaçırmadan baktığını görmüş olan varsa şunu doğru tahmin edecektir: evet, kedilerin de nesne kalıcılığı vardır. Mesela bir deneyde deneyci, kediye mamayı nerde saklağını göstermiş, ilerleyen zamanlarda kedi mamayı orada aramıştır. Dahası; kediler objeleri sadece akıllarında tutmakla kalmıyor, görüşlerinden çıkmış olsa bile, hatta deneycinin objeyi hareket ettirdiğini bile görmeden, objenin hangi yöne gitmiş olabileceği hakkında mantık yürütebiliyorlar. Bunu test etmek için deneyci, bir paravanın arkasında bulunan, içine mama sakladığı kutuyu kediye gösterir. Daha sonra kediye belli etmeden mamayı çıkarır ve boş kutuyu kediye gösterir. Eğer kedi, “mama artık kutunun içinde olmadığına göre muhtemelen paravanın arkasındadır” diye düşünürse, mamasını paravanın arkasında aramaya gidecektir. Kedilerin bu “görülemeyen yer değiştirme” testinde köpekler kadar iyi olduğu söylenemez fakat bunun nedeninin gerçekten bu konuda yeteneksiz olmalarından mı yoksa test edilme şekillerinden mi kaynaklandığını söylemek güç.
Fiziksel Nedensellik
· · Foto: Ali Karakaya
Bilim insanlarının hayvan bilişte sıklıkla incelediği konulardan biri de , bir hayvanın toplum fiziğini anlayıp anlamadığıdır. Bu, hayvanların kendi dünyalarında objeleri birbiriyle nasıl ilişkilendirdiğiyle alakalı bir durumdur. Örneğin; kuşlar ,bir ipin ucunda sallanan yiyeceğe ulaşmak için ipi çekmek zorunda oldukları senaryolarda test edilmiştir. Kuş, yiyeceğine ulaşmak için ipi nasıl çekmesi gerektiğini (gagasını ve ayaklarını kullanarak) anlamak zorundadır. Bu tür becerilere kedilerde rastlamak çok zordur. Yapılan bir çalışmada, kediler , küçük ip parçalarını çekerek yiyeceklere ulaşmaları için denenmiştir. Bazı ip parçaları, mamalara mantığa uygun şekilde bağlı görünüyorken bazıları yatay konumda ve mamayla alakasız bir şekilde durmaktadır. Ancak bu deneyde kedilerin ne olup bittiğiyle alaklı hiç bir fikri olmadığı görülmüştür. Öyle ki, tüm ip parçalarını rastgele çekiştirmişlerdir . Yine de bunun, kedilerin kendi sınırlarından ziyade, deneyin dizaynı ile ilgili sınırlar yüzünden olabileceği belirtiliyor. Ayrıca, kediler ucunda yiyecek olsun ya da olmasın, ipleri çekmeyi , iplerle oynamayı da seviyor olabilirler.
Miktar ayrımı
Bu konuda sınırlı araştırma olmasına rağmen, kedilerin iki nokta ile üç nokta arasındaki ayrımı yapabilecek şekilde eğitilmesi mümkün. Hatta, miktarlar arasındaki farkı da belirtebilirler. (en azından küçük miktarlarda)
Sosyal Biliş
· · Foto: Zeliha Baran
Çoğu insan, evcil kedilerin bireysel hareket ettiğini düşüne dursun, serbest gezen kedilerin bazı belirli bireylerle birlikte takılmayı tercih ettiği görülmektedir. Bu karşılıklı etkileşimlerin bazısı agresif olsa da kalanının yakınlık kurmak için ya da araştırma amaçlı olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda kediler her insanla farklı ilişki kurarlar. Sosyalleşmeyi (hem kedilerle hem de insanlarla) genellikle hayatlarının ilk iki ila yedi haftası içinde öğrenirler. Yani bu önemli dönem içerisinde insanlarla daha fazla vakit geçirmiş olan kediler, hayatlarının geri kalan döneminde insanlara karşı daha yakın davranmaya meyilli olacaklardır.
Yazar: Felicity, M. (2016, 29 Mart) What’s Going On in Your Cat’s Head?Scientific American.
Çevirmen: Şule Buse Başar
Kapak fotoğrafı: Esat Erçetingöz
Kaynak: Shreve, K. R. V., & Udell, M. A. (2015). What’s inside your cat’s head? A review of cat (Felis silvestris catus) cognition research past, present and future. Animal cognition, 18, 1195-1206.