Merhabalar,
Badem sizlerle yazılı olarak iletişime geçemediği için Badem’in insanı olarak bu görevi ben üstlendim. Öncelikle tanışalım. Ben Cemalettin Behnan Kuşcu, 28 yaşındayım. Karabük Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunuyum. 2016 yılında da Kocaeli Üniversitesi’nde Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü yüksek lisans programına kaydoldum. Hali hazırda Kocaeli Üniversitesi’nde öğrenci olarak gözükmekteyim, fakat hayatım farklı bir frekansta seyrediyor.
Badem; yol arkadaşım, sahibim, sorumluluklarım, oğlum vesaire…
Herkesin tanımlaması farklı, ben genelde yol arkadaşım diyorum. Asıl adı Bal Badem, sosyal medya adı Bademontheroad, unvanı “gezgin kedi”. 1 yaşında kendisi, tam doğum gününü bilmiyoruz, ama temsili doğum günü 23 Nisan.
Kendisi, Nurcihan gibi iyi bir kadınla tanışmadan önce sokakta yaşayan bir Anadolu kedisi idi. Ağustos ayının ilk günlerinde İstanbul sokaklarından alındı, temizlendi, Dudu kedi ile yeni evinde güvenli bir hayata adım attı fakat bazı özel sebeplerden dolayı kısa zaman içinde ev ve sahip değiştirmek zorunda kaldı. Dudu ve Badem, yeni evlerine geçtiklerinde Ayşenur ve onun kedisi Çaput’un misafiri olduklarının farkında değillerdi. Benimle tanışana kadar, kısa bir süre için yeni evinde kendi evi gibi yaşamaya devam etti. Biz Badem’le o evde tanıştık. Serüvenimiz ise tanıştıktan birkaç ay sonra başladı.
Tanışmamız nasıl oldu? Gezme planları yapmaya başladığım bir dönemdi ve internette Facebook üzerinden Interrail gruplarında çok fazla zaman geçirmeye başlamıştım. Toplu etkinliklere katılmaya çalışıyor, gezen insanların nasıl gezdiğine dair izlenimler ediniyordum. Bir gün, o zamana kadar sadece 1 kere gördüğüm ve sadece adını bildiğim, şuan en yakın arkadaşlarımdan biri olan Yasemin ile birlikte otostop çekerek Kocaeli’den Pendik’e gitmek üzere internet üzerinden sözleştik.
Bilmeyenler için söyleyeyim; rail gruplarında yol arkadaşı, kalacak yer ve gıda paylaşımı vs. gibi olanaklara imkân sağlayan birçok farklı platform mevcuttur. Yasemin’den bahsetmek zorundayım çünkü ilerleyen zamanlarda Badem ile beni tanıştıracak kişi oydu. O gün Pendik’te hiçbir işim olmamasına rağmen sadece otostop çekmek ve bir insanı daha yakından tanımak amacıyla yola çıktım. Otostop çektik. Şanslıydık, sürekli otostop çeken insanların tabiri ile tek atmıştık, direkt Pendik’e giden bir araç sahibi bizi almıştı. Hatta yolda giderken aracın tekeri patlamıştı da beraber onarıp yola devam etmiştik. Pendik’e vardıktan sonra sahilde Yasemin ile birlikte yemek yiyip biraz sohbet edip ayrıldık. Yasemin ablasının evine gitti. Ben tek kaldığım ve geç olduğu için otobüse atlayıp Kocaeli’ye geri döndüm.
Arkadaşlığımız başlamıştı ve Ağva’da yapılacak toplu bir kamp etkinliği için Yasemin ile sözleştik. Kampa Cuma günü gidecektik, aylardan Eylül ve havalar hala güzeldi. Ben ailemin yanında, Bursa’daydım. Bursa’dan otostopla Pendik’e gidip Yasemin ile buluştuktan sonra beraber Ağva tarafına geçecektik, plan buydu. Ben sabahın beşinde otostopa çıktım, Bursa’nın Gemlik ilçesinden İstanbul Pendik ilçesine doğru.
Herkesin uyuduğu saatlerde yaptığım eylemler her zaman motive etmiştir beni. 20 dakika içinde bir araç durdu, yeni yapılan Osmangazi Köprüsü’nü de kullanarak gittiği için Pendik’e vardığımda sabah 8’di ve Yasemin hala uyuyordu; saat gerçekten erkendi. Beni ablasının evine davet etti. İşte o gün Badem’le tanıştık, ardından kampa gittik. Kamp bitiminde tekrar eve döndük ve bir gece konakladık.
İşte o gece Badem, benim göğsümde uyumuş. Benim de uykum ağırdır, hiç hissetmedim. Sabah bir kalktım, 3 kediden sarı olanı üzerimde yatıyor. Ayşenur ile Yasemin Badem’i bana çok yakıştırdılar ve zaten o sabahın sonrasında Badem’i sahiplenme teklifinde bulundular.

Şirince, Selçuk
Normalde böyle bir sorumluluk alabilecek bir insan olduğumu düşünmezdim, fakat yeni tanıştığım bu güzel insanların bana güvenmesi çok hoşuma gitti. Bir canlının sorumluluğunu alacaktım üzerime, bu beni bir nebze korkutsa da hayatın sunduğu bu teklifi geri çevirmek de istemiyor, sonuçlarını merak ediyordum. Kararım olumluydu. Badem’in sorumluluğunu alacaktım ve bu kararım netti. Fakat o sıralar yeni evime taşınacaktım, Badem üst solunum yolu enfeksiyonu olan bir kediydi. İğne ile antibiyotik tedavisi görüyordu. Badem’le aynı eve geçmemiz yaklaşık 2-3 haftayı buldu. Eylül ayının sonları gibi artık ikimiz de yeni evimizde birlikte yaşamaya başlamıştık.
Okulda dersler yeni başlıyordu ve yüksek lisans hocamla aramızdaki iletişim gittikçe soğuyordu. Artık yollara çıkma hayalim daha da belirginleşmeye başlamıştı. Gezginleri ağırlıyorduk Badem’le beraber. Aralık ayına kadar ben de Badem de birçok insanla tanıştık bu sayede. Badem herkesle anlaşabilen bir kediydi, bu kedi sahibi misafirlerimizi de şaşırtıyordu. Ben de yavaş yavaş Badem’in sosyal yapısının farkına varıyordum.
Havalar soğumaya başlamıştı. Evimiz sıcaktı fakat Badem üşüyor gibiydi. Halsizdi ve hareket etmiyordu. Tamam, normal zamanlarda da aşırı hareketli değildi ama bu sefer bir başkaydı. Sürekli aynı yerde yatıyordu. Sonra dikkat edince bütün gün hiç bir şey yemediğini fark ettim. Su da içmiyordu. O zaman hasta olabileceğini anladım. Kedi besleyen tüm arkadaşlarımı aradım o gece, hatta bir de veteriner numarası bulup veteriner hekimi de aradım.
Belirtilerden bahsettiğimde herkes farklı bir şey söyledi. Bazıları ölebilir dedi. İyimser kötümser bir sürü yorum kafamın içinde döndü durdu bütün gece, uykuya tam daldığım zamanlarda rüyama ölü hayvan figürleri giriyordu. En sonunda uyumamaya, veterinerlerin mesaiye başladığı saate kadar beklemeye karar verdim; bir konu hakkında tecrübe ve bilgi sahibi olmamak gerçekten insanı yıpratıyordu.

Fethiye, Muğla
Sabahın ilk ışıklarında, biraz da hızlı davranmak adına, Badem’i bilgisayar çantama koydum ve motosiklete atlayıp veterinere götürdüm. Bu, Badem’in çanta seyahatlerinin ilkiydi. Başta biraz korkmuştu ama sonra hemen alıştı. Bu biraz cahilce bir hareketti fakat minibüs ile zaman harcamak istemiyordum. Toplu taşıma ile 1 saatte gideceğim yolu 10 dakikada gitmiştim.
Veteriner hekim hemen teşhisi koydu. Böbrek taşı düşürüyormuş, idrar yolu tıkanmış ve idrar çıkaramıyormuş. Neden yemek yiyemediğini de o zaman anlamış oldum. O gün 4 saat veterinerde kaldık. Sonda takıldı, serumlar verildi, iğne vuruldu. Çok kötü bir süreçti, ilk defa Badem’in acı çekerek miyavladığını duyuyordum. Aynı gün acı bir olaya da şahit olduk; bir kadın sokakta bulduğu yavru bir kedinin ölümünü bekledi o gün veterinerde. Elinden gelen her şeyi yapmıştı ama yine de kendini suçluyordu.
O gün o yavru kedi öldü, veteriner hekim söylediğine göre kurtarılamayacak durumdaydı. Kadın perişan oldu. “Ne yapacaklar şimdi, çöpe mi atacaklar onu,” diye ağlıyordu. Dayanamayıp kendisine gömebileceğimiz bir yer olduğunu söyledim ve evimizin bahçesindeki toprak araziye gömdük birlikte. O gün hem mutluydum hem üzülmüştüm, duygusal olarak çok karmaşık bir gündü. Badem iyileşmişti fakat bir başka kedi ölmüştü, üstelik çok da ufaktı. Bu duygu yüklü olaylar Badem’le aramdaki bağı daha da sağlamlaştırdı ve Badem’i bırakamayacağıma emin oldum artık.

İblis Koyu, Gemiler
Günler günleri kovaladı, artık aklımda sadece gezmek vardı. En azından bahar ve yaz aylarını gezerek tüketecektim. Hayatımda ilk defa, plansızlık planları bu kadar belirgindi zihnimde. Badem gittikçe büyüyor, yeni ortamına daha iyi adapte oluyordu. Evde neredeyse hiç yalnız kalmıyordu. Ben olmadığım zaman ev arkadaşımla, misafirlerimizle oluyordu.
Hatta yola çıkmamıza yakın bir ay Ganalı arkadaşları bile olmuştu. Benim dikkatimi en çok çeken uyku, yemek, su ve tuvalet gibi zorunlu ihtiyaçları dışında kalan zamanının %80’ini camın karşısında geçirmesi idi. Geçerdi camın karşısına; o zamanlar daha çok küçük, camımızda da sineklik var. Onu açmaya gücünün yetmeyeceğini bilmenin verdiği rahatlıkla ben de engel olmazdım.
Dayardı burnunu sinekliğe, o güzel gözlerini açardı kocaman, bütün olan biteni anlamaya çalışıyormuş gibi dışarıyı seyrederdi. Bu beni o kadar çok mutlu ediyordu ki, o dışarıyı izlerken ben de onun bakışlarına bakarak hayal kurabiliyordum. Başlarda içimden, sonraysa direkt Badem’le konuşmaya başladım; beraber gezeceğiz, o pencere ile sınırlamayacağım görüş açını, birçok tarihi yer göreceğiz, beraber yüzlerce pencereden bakacağız evrene, yapamasak bile en azından hayalini kuracağız, en azından deneyeceğiz.

Geliyonya Feneri
1-2 ay boyunca bu hayalle kapadım gözlerimi. Hareketli bir hayatım vardı son zamanlarda, çok nadir geceler ev sakin oluyordu. O gecelerde Badem’e hayallerimin coşkusundan bahsediyordum. Bir kedi ile aynı evi, odayı ve yatağı ilk kez paylaşan bir insan için bunlar başta komik aktivitelerdir. Fakat zamanla iletişim kurmanın bir yolu olmalı diyor insan, kediye de anlatmak istiyor, onun da fikrini almak istiyor. İstemediği bir şey yapmaktan çekiniyor…

Geliyonya Feneri
Herkesin merak ettiği konuya gelelim şimdi de. Kediyle gezmek nasıl oluyor? Yola nasıl çıktık? Diğer kediler ile gezmek nasıl olur, hiçbir fikrim yok. Hatta yolda kedi besleyen ailelerin kedileri ile tanıştıkça şunu kesin söyleyebilirim ki, Badem gibi bir kedim olmasaydı böyle bir şeyi hayal bile edemeyebilirdim. Bizim yola çıkışımız ansızın oldu.
Havalar soğuktu. Geziye uygun ayakkabı, yağmurluk, çadır çanta gibi ekipmanlarımın hiçbiri yoktu.2017 yılının sonlarına geliyorduk. 3 arkadaş birlikte “Hadi İzmit’ten Karabük’e otostop çekerek gidelim,” dedik. Bu arada yola çıkacağım 2 insanı da kampta tanımıştım. 3-4 ay olmasına rağmen sanki senelerin arkadaşlığı gibiydi. Yolda, kampta insanlarla tanışmak gerçekten bambaşka bir duyguydu. Bu duyguları, açacağım ayrı bir blogda anlatacağım. Şimdi yazıyı uzatmış olmayalım.

Side Antik
Soğuktan çok korkan ben giydim içliklerimi. İçlik olmasa kış aylarında dışarı çıkamazdım büyük ihtimalle. O zamanlar hayvan bakımından iyi anlayan bir sevgilim vardı. Badem’i ona emanet ettim. Çünkü havalar soğuktu, Badem’i yanıma alamazdım ve 2 günlük bir seyahat olacaktı… Öyle olmadı. Yağmurlu ve biraz soğuk bir havada başladık otostop çekmeye. Bolu’ya vardığımızda kar yağıyordu.
Bir araçtan inip diğer araca parmak kaldırıyorduk. Gece saat 10 gibi Karabük’e varana kadar kar da yağdı üzerimize yağmur da, otobanda da yürüdük buzların üstünde de, ayaklarım suya da batmıştı, kara da. Hatta çoraplarımı çıkarıp bir tırın ısıtıcısında kurutmuştum. Fakat soğuktan korkan ben bir şekilde gitmiştim o yolu, şarkılar söyleyerek motive etmiştim kendimi, sokak lambaları ile aydınlatılmış sokaklara bağırarak…

Titus Tünelleri, Kaya Mezarları Samandağ
Hızlı geçiyorum, Karabük’e vardık. İki gün arkadaşımızda kaldık; onunla da kampta tanışmıştık. Hızımızı alamadık, bir kamp arkadaşını daha ziyaret edelim dedik. Bartın’a geçtik. Bartın İnkum’da yaptığım sabah kahvaltısı ve güneşin güzelliği harikaydı. 2 günlüğüne çıkmıştım ama 3. gündü ve her şey çok güzeldi. Hadi, oradan Eskişehir’e gidelim dedik. Soğuk falan ama gidiliyor işte…
Gittik Eskişehir’e, iki gün de orada kaldık. Hadi dedik Antalya’ya gidip yüzelim. Aralık 26, Konyaaltı plajında belediye çalışması var. Boydan boya sırlamışlar sahili, insan geçmesi yasak. O gün çitlerden atlayıp o yasağı delmeseydim bir yanım eksik olurdu eminim. İki arkadaş atladık çitlerden, o kadar güzel yüzdük ki anlatamam.
İşte o denizden çıktıktan sonra aradım İzmit’teki sevgilimi ve ev arkadaşımı, burada havalar güzel biz niye geri dönelim ki? Alın Badem’i de gelin dedim. Onlar İzmit’ten Badem’i de alıp Blablacar’ı kullanarak bilet aldılar, şanslarına tır çıktı. Badem’in ilk uzun yolculuğu tır ile gerçekleşmiş, bütün yol boyunca uyumuştu. Ben de Antalya’dan İzmir’e geçtim. Kardeşimin evinde buluştuk.
2018 yılının ilk günü taktım Badem’e tasmasını, puseti de aldım yanıma çıktım dışarı. Baştan biraz afalladı. Önce bana sarıldı ürkek bir şekilde. Sonra etrafı anlamaya çalıştı. Sonra garip bir titreme başladı dışarıda kaldığımız süre arttıkça. O zaman anladım ki Badem dışarıya alışık bir kedi değildi. En azından sokaktaki seslere ve kokulara alışana kadar kapalı bir şekilde gezdirmeliydim Badem’i ve elimden geldiğince gürültülü ve kalabalık ortamlardan uzak tutmalıydım.

Olimpos
Sonra internetten buna uygun taşıma kabı aramaya başladım ve şuan kullandığımız çantayı almaya karar verdim. Yola Badem’le birlikte sorunsuz bir şekilde çıkmak için sabırsızlanıyordum. Bu yüzden yakındaki bir petshoptan almalıydım, kargo bekleyecek sabrım yoktu. İki gün içinde aldık çantayı. O iki gün içinde veterinere uğrayıp,
Badem’le gezeceğimi söyleyip almam gereken ekstra bir önlem varsa tavsiye vermesini istemiştim. Veteriner hekimin söylediği tek şey; “Kedi ile kesinlikle gezemezsin,” benim de karşılık olarak söylediğim tek şey “Ben karar verdim. Deneyeceğim. Yola çıkacağım,” olmuştu. Çok komik bir diyalogdu dışarıdan bakıldığında.
Çantamızı aldık. Badem’i içine koyduk. O zamanlar ufak şimdilerde kocaman olan kafasını, çantanın ortasındaki delikten öyle rahat bir şekilde geçirdi ki, sonra boncuk gibi meraklı gözleri ile direkt etrafa bakmaya başladı. İşte o an “Bu kediyle dünyayı gezerim ben,” dediğimi hatırlıyorum. O gün başladı serüvenimiz, çantayla ilk otostopumuzu çektik. Badem çantada çok rahattı, etrafı seyretmek ona keyif veriyor gibiydi. Sanki sırf gezmek istediği için hayatıma girmişti. Bunu planlamıştı sanki.

Manavgat Şelalesi
Yaklaşık 5 aydır geziyoruz, 15 şehir dolaştık şimdiye kadar. Bazı şehirleri köşe bucak gezdik, bazılarına sadece uğradık. Bazı araçlara bindiğimizde “Aaaa kedi mi o?” şaşkınlığına maruz kaldık. Sokaklarda birçok insanın yüzünü güldürdük. Metroya bindik, şehirlerarası otobüse, şehir içi dolmuş ve minibüslere bindik. Kiminde çok güzel karşıladılar sevdiler, kiminde “Yasak değil mi ya bu şekilde binmek,” diyen dış seslere rastladık.
Kimi zaman Badem’in maması kumu derken çantayı sırtımda Badem’i önümde taşımak ayaklarıma zor gelse de Badem’e bakıp tebessüm eden insanlar kapattı bu zorluğu. Şimdilerde fazla kum da taşımıyorum yanımda, Badem dışarı rahatlıkla yapabiliyor artık. Tuvaleti geldiği zaman miyavlayıp bana haber veriyor, ben de onu dışarı çıkarıyorum.
Hani yazımın başında belirtmiştim ya, Badem’in üst solunum yolu enfeksiyonu vardı; hastaydı, sümükler saçıyordu etrafa, sürekli hapşırıyordu. Günde en az 40- 50 kere. Yola çıkmamızın 5-6. gününde bir şey fark ettim, Badem’in hayatında bir şey eksilmişti artık. Evet, Badem hapşırmıyordu! Bu da yollarda olmamız ve durmamamız için yeterli bir sebepti benim için.

Kleopatra Plajı, Alanya
Şu an hayalimiz Türkiye’yi baştan sona dolaşmak. Yazın Karadeniz turu yapmayı planlıyoruz mesela; sıcakların Badem’i çok fazla rahatsız etmemesi için. Başlarda ben Badem’i gezdirmek için sırtladım onu, fakat şimdilerde farkına varıyorum ki o beni gezdiriyor. Bu yazıyı size Adana’nın Yumurtalık ilçesinde bir öğrenci evinden yazıyorum. Yarın Samandağ’da kamp yapacağız.
Hapsolmamızı gerektiren uzun vadeli planlarımız yok şu an yaşadığımız hayat içinde. Nerede mutluysak orada kalıyoruz, nereye istersek oraya gidiyoruz, ne yapmak istiyorsak onu yapıyoruz. Bu durumumuz, yola çıkmadan önce de kendime söylediğim gibi bir hafta da sürebilir, bir yıl da, on yıl da…
Gezgin Anadolu Kedisi Badem‘in maceralarını Bademontheroad adlı Instagram hesabından takip edebilirsiniz.
Yazar: C. Behnan Kuşçu
Editör: Anadolu Kedisi